Hedefleri siyasi değildi. 31 Mart Yerel seçimlerinde Cumhur ittifakına karşı siyasi bir başarı elde etmek gibi bir amaçları yoktu. Bunu bir savaş gibi görüyor, bu savaşta her yolun mubah olduğunu düşünüyorlardı. Bu esasen tüm modern ideolojilerde aşağı yukarı böyledir. Süreçte yapılanlar nihai yüksek hedefin ışığında ahlaken “temiz” kılınır. Bizimle Batılıların arasındaki en büyük fark da budur. Bizler sürecin ve sonucun bir bütün olduğuna inanır, amaç ve araçların ahlaki bağlantısını birbirinden koparmayız.
***
Hasılı yanlış başlayan bir işin sonucu da yanlış olacaktır. “Siz ne olursa olsun, ülke de yansa, terör örgütleri, kriptolarla düşüp kalkılsa da Erdoğan hal olsun” diye bir yol tutmuşsanız, tutulduğunuz Pilatus Sendromu sizi ahlaken kurtarmayacaktır. İsa Mesih’i Romalı Vali Pilatus öldürmedi, onun masum olduğunu biliyordu. Ama korkak olduğu için onu Ferisilere teslim etti. Ellerini bir tasta yıkayarak, bu ritüel ile bu işte bir sorumluluğunun olmadığını gösterdi. Buna Pilatus Sendromu deniyor.
***
Ama sorumluluktan sıyrılmanın böyle kolay bir yolu yoktur. CHP ve ittifakın diğer irili ufaklı parçaları, bu yöntemlere iştirak ediyor, aralarına mesafe koyamıyor, hatta karşı çıkmıyorlarsa, o bütünün bir parçasıdırlar ve o oranda sorumluluğu paylaşırlar.
***
İstanbul seçimlerinde de aynı anda her ilde, her seçim türünde bu organizasyonu yapmaya kadro ve güçleri yetmediği için, çok farklı ağırlığa sahip İstanbul’un belediye başkanlığını hile ile ele geçirmeye karar verdiler.
Yani çaldılar.
Organize şekilde İstanbul büyükşehir seçimlerine odaklandılar. Farkın çok büyük olmayacağı düşünüldüğünde, tek bir amaca yoğunlaşmış organize hırsızlığın sonuç vereceği hesaplandı. Öyle ki, sadece yüzde 10’u yeniden sayılan oylarla aradaki fark yüzde 50 kapandı. Utanmazca bu kadar açık bir işareti yok saydılar. Çalabilecekleri her alanda, her safhada, seçim sürecinin başından sonuna kadarki tüm süreçte…
ÇALDILAR…
YSK’yı baskı altına alarak sandığa darbeyi geçiştirmeye çalıştılar. Ancak ülke eski ülke değildi.
Ankara’da hakimler vardı. Millet vardı.
BAŞARAMADILAR…