Batı’nın özellikle İslam dünyası, daha özelde de Türkiye’ye dönük çifte standartlarının insanlarımızı isyan noktasına getirdiği doğru. Yeni Zelanda’daki vahşi terör saldırısı zihnimizde geçmişin tüm kötü hatıralarıyla birleşti. Haklı olarak büyük bir öfke hissettik. Bunda yerden göğe haklıydık da. Batı’da bu katliam karşısında sergilenen çifte standart mide bulandırıcıydı.
***
Ama ne bekliyorduk ki, işin o kısmını ben pek anlamadım. Batılı devletlerden hâlâ adalet beklentisi olan mı var? Sonra bu adaletsizliğe tepki olarak “Hıristiyan terörü” lafları havada uçuşmaya başladı.
***
Teröristin ve onun arkasındaki olası yapıların da hesaplarına kattıkları şey bu öfkenin karşılıklı olarak kontrolden çıkması, düşmanlıkların artması, böylelikle ortak aklın dumura uğraması ve bölünmenin derinleşmesi olmalıdır.
***
Ama farklı ve bizi iyimser kılacak başka şeyler de oluyordu. Bu iyi şeyleri lider olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yeni Zelanda Başbakanı Ardern temsil ettiler. Tabii bir de Yumurta Çocuk’tan başlamak üzere katliam yerini çiçek bahçesine dönüştüren, ezanı esas duruşta dinleyen ve taziye/özür için camilere koşan sıradan insanlar…
Erdoğan Washington Post’a yazdığı makalede şunları diyordu:
“Christchurch katliamının sorumlusu, dünya tarihini ve Hıristiyanlık inancını tahrif ederek sapkın görüşlerini meşrulaştırmaya çalışmıştır. İnsanların arasına nefret tohumları serpmeye kalkışmıştır. Geçmişte defalarca terörün dini, dili veya ırkı olamayacağını ifade etmiş bir lider olarak geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarını Hııristiyan öğretisine, ahlâkına veya prensiplerine bağlamaya yönelik her türlü gayreti kategorik olarak reddediyorum. Yeni Zelanda’da yaşananlar ancak cehalet ve nefretin zehirli bir çıktısı olarak değerlendirilebilir.”
***
Çifte standartlarla, kötücül planlamalarla ancak bu perspektifle başa çıkabiliriz. Müslüman düşmanlığı Yeni Zelanda parlamentosunda Kuran okunması, Ardern’in “O teröristin adını ağzıma almayacağım” tavrıyla büyük darbe almış, Erdoğan ve Ardern tüm dünyaya doğru istikameti göstermiştir.
Neyi ararsak onu buluruz. Neyi çağırırsak o gelir.