Suudi Arabistan’daki son gelişmeler, bir ülkenin iç huzuru ve istirarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. İster Trump’çılar Hillary’cilerin, ister Hillary’ciler Trump’çıların adamlarını tasfiye ediyor olsun, bir ülkede dış kaynaklı veya destekli bir operasyon yapılabiliyorsa, o ülke tam bağımsız ve güçlü bir ülke değildir. Bir devletin gücü, kendi gündemini kendinin belirleyebiliyor ve kendi yönetimine ancak kendi milletinin karar veriyor olmasıyla ölçülebilir.
Türkiye bu açıdan fırtınalı bir yakın geçmişe sahip. Daha serbest seçimlere geçilmesinin üzerinden on yıl geçmeden dış destekli bir darbeyle Başbakan Menderes’in asıldığını gördük. Daha sonrasında yine her on yılda bir dış destekli darbelere tanık olduk.
3 Kasım’da AK Parti 15. iktidar yıldönümünü kutladı. Bu 15 yılda neler yaşanmadı neler. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yine dış destekli sayısız darbe teşebbüsüne maruz kaldı. Burada her teşebbüsün içeride bir ortak veya vesayet parçasına denk geldiğine de şahitlik ettik. 15 Temmuz’da da FETÖ adlı yapılanma, üst aklın güdümünde ülkeye fiilen çökmek istedi.
ABD’deki Rıza Sarraf davası da 15 Temmuz’un devamından başka bir şey değil. Elde ettikleri ve her şeyi söyleyebilecek durumdaki bir adam ve tabii ki FETÖ üzerinden başarısız bir darbe diriltilmeye çalışılıyor.
Türkiye hükümet sistemini değiştirdikten sonra 2019’da üç önemli seçime doğru gidiyor. Bu arada Suriye ve Irak’ta meşrulaştırılmaya çalışılan ve kendisine silah akıtılan PKK’ya bir devlet kurdurulmaya gayret ediliyor. Türkiye başarılı hamlelerle kendisinin sonu anlamına gelecek bu girişimi tarihin çöp sepetine yollamak için teyakkuz halinde. PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi üç terör örgütüne de saldırı emri verilmiş durumda. İçişleri Bakanlığı ve güvenlik kuvvetleri, MİT ile birlikte bu saldırıları göğüslüyor.
Türkiye’nin bu güçlü mukavemeti, içerideki birlik ve güçlü siyasi iradeyle mümkün oluyor. Şunu söylemek lazım; Türkiye birlik içinde oldukça hiçbir girişimin başarılı olması mümkün değil. İftiharla söyleyebiliriz ki, bu konuda oldukça iyi bir sınav veriyoruz.
Tabii zaaflarımız da yok değil. Böyle bir ortamda milli ve yerli bir noktada güçlü bir dayanışma göstermesi gereken CHP uzaya savrulmuş halde. Cumhurbaşkanı’na hakaretin dozunu her gün artırıyor. Kutuplaşmadan şikayet ederken, kutuplaşmayı artırmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. İHA’ları, SİHA’ları, FETÖ ile mücadeleyi hedef alıyor. Almanya, Hollanda başbakanlarına şikayet mektupları yazıyor vd.
Ancak bu bir beka meselesi. CHP’nin “başarılı” olması, ancak Türkiye’nin bu beka mücadelesini kaybetmesi durumunda mümkün. Bir partinin kendisini böyle bir denkleme hapsetmesi oldukça düşündürücü.
Türkiye başaracak ve tarih bugünleri bir ibret hikayesi olarak yazacak.