Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğiyle ilgili tavrı son derece net aslında. Erdoğan, NATO'ya üyelik talebi olan Finlandiya ve İsveç ile ilgili önceki gün şu açık ifadeleri kullandı: "Her şeyden önce Türkiye'ye yaptırım uygulayanların bu süreç içerisinde bir güvenlik örgütü olan NATO'ya girmelerine biz 'evet' demeyiz. Türkiye'ye bizi ikna etmeye mi gelecekler, kusura bakmasınlar yorulmasınlar."
Bu sözlerin pazarlık amaçlı olduğunu ileri sürenler az değil. "Diplomaside çıkarlar esastır" diyen, içeride de bir kesim var. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sözlerini esneterek, onun adına çabucak pazarlığa oturmak çok isabetli olmasa gerek.
Elbette diplomaside değişmez tavır, tutum, karar diye bir şey yoktur, olmamalıdır da. Fakat gerçekçi olmak şartıyla. Bize terör örgütü adına yaptırım uygulayanları çiçeklerle mi karşılayacağız?
Tekrar konunun başına dönersek; İsveç'in Türkiye'yi ikna etmesi için gerçekten çok samimi bir çaba ortaya koyması gerekiyor. NATO bir savunma örgütüdür ve 5. maddesine göre de üye ülkeler birbirlerini savunmakla, birbirleri için savaşmakla yükümlü. Finlandiya ve İsveç'in mevcut haliyle PKK/YPG'yi destekleyip, işi Türkiye'ye yaptırım uygulamaya kadar vardırması zaten büyük bir sorundur. Bu ülkelerin hiçbir şey olmamış gibi "Efendim, biz de diğer AB ülkeleri gibi PKK'yı terör örgütü olarak görüyoruz" demeleri hiç yeterli değil. Tabii, Türkiye'yi muz cumhuriyeti olarak görmüyorsak! Üstelik Türkiye'nin kuyusunu kazanlara bir yenisini daha eklemek, hele bunu yapanları kendi elimizle NATO bünyesine taşımak hiç mantıklı bir dış politika olmaz.
Başta da belirttiğim gibi bu iki ülke, özellikle de İsveç, yanı başımızda kurulmak istenen terör devletini ilk tanıyacak devletlerden biridir. Türkiye bu fırsatı vermediği için şimdilik o adımı atamadılar. Ama halihazırda terör örgütüne devlet kurması için silah, finansman, lojistik, diplomatik vs. her türlü desteği sunuyorlar.
Bu durumda Türkiye'yi nasıl ikna edebilirler? İki tane süslü diplomatik lafla ikna olmaya hazır mıyız? Kaldı ki ellerinde "Ama Amerika da terör örgütünü destekliyor" tezinden farklı bir savunmaları da yok!
"Gerçekçi olalım" dediğim kısım burası. Türkiye'nin kararını değiştirmek için İsveç'in çok ama çok farklı kararlar alması, adımlar atması gerekir. Bunun da pek imkân dahilinde olduğu söylenemez. Kendimizi kandırmayalım; hemen "ya pazarlık yaparız olur işte, bakın PKK'yı da terör örgütü olarak gördüklerini açıkladılar" gevşekliğine düşmeyelim.