Mesleği kadın-doğum doktorluğu olan Alman Savunma Bakanı Ursula Von der Leyen’in operasyonlar hakkında ifade ettiği tuhaf cümleler şaşkınlıkla karşılandı. Ancak Almanya’nın son dönemde izlediği tutarsız politikaları bilenler bu çıkışın nedenini hemen anladılar. Almanya, ekonomisini ayakta tutabilmek amacıyla İran’daki Ruhani yönetimine umut bağlamıştır. Alman Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel’in nükleer görüşmelerin hemen ertesinde İran’a yaptığı ziyaret de bunun bir göstergesidir.
İran’la görüşmeler sürerken ABD ve İran arasında bir gizli diplomasinin yürütüldüğü bilgileri artık ayyuka çıkmıştır. ABD, İran’a Avrupa doğalgaz tedarikçiliğini taahhüt etmiş, bu çerçevede Ermenistan ve Gürcistan üzerinden Karadeniz’e uzanan bir hat projesi konuşulmuştur. Rusya’ya olan enerji bağımlılığını bu şekilde azaltmak isteyen Merkel hükümeti hem Anglo-Saksonların kışkırtmasıyla, hem de irrasyonel Rus düşmanlığı nedeniyle İran’a sarılmıştır. Bir Nazi taraftarının oğlu olan sosyal-demokrat bakan Gabriel’in palas pandıras Tahran’a gitmesi İran’ın ultra antisemit tehditlerinden rahatsız olan demokrat çevreleri öfkelendirmiştir.
İran, 1 yıl önce yazdığım gibi Ortadoğu’da 4 devleti neredeyse ele geçirmiş bir güçtür. Bu hegemonyacı tutuma karşı çıkanları etkisiz hale getirmek için kullandığı araçlardan biri PKK terörüdür. Kürt halkına ihanet eden Kandil’deki savaş ağaları, liderleri Öcalan’a bile kafa tutma cüretini İran’dan almaktadırlar. PKK’nın Irak’taki sivil kolu, Başkan Barzani’yi devirmek için İran yanlısı komplocularla işbirliği yapmakta, Suriye’deki kolu PYD ise İran himayesindeki Esad’la ortak hareket etmektedir. Türkiye’deki PKK teröristleri İran’ın etkisine gireceklerini sandıkları Alevileri kazanmak için Suruç katliamını kullanmaktadır. PKK, diğer bir terör örgütü olan IŞİD’in vahşetine karşı çıkar görünerek laik çevreleri ve hatta İslami görünen bazı İran sempatizanlarını etkilemek peşindedir. Tüm bu projelerde İran finansmanı, kumpas ve takiye yöntemleri sonuna kadar kullanılmıştır.
İran’ın PKK ile işbirliğini da içeren mevcut politikası Almanya’nın 150 yıldır devam eden Ortadoğu petrollerine ulaşma özlemiyle paralellik arz etmektedir. Almanya ve İran birlikteliği Türkiye’ye de CHP ve HDP birlikteliği olarak yansımıştır. Bu cepheye İttihatçı paşa torunlarını da dâhil etmek gerekiyor.
Türkiye’ye kurulan bu korkunç plan sonunda akamete uğramıştır. Bunun basit nedeni Almanya’nın artık bir büyük devlet olmamasıdır. Bu çevreler ABD’nin İran’ı Ortadoğu jandarması yapacağını sanmışlardır. Yani Almanya, ABD’ye güvenerek İran’la muta nikâhı yapmaya hazırlanmıştır. Bir müddet için ABD Dış İşleri bürokrasisi de böyle bir seçeneğe sıcak bakmıştır. Ama ABD gibi, İran’ın da iç çelişkileri bulunmaktadır. ABD’de Cumhuriyetçiler İran’la anlaşmayı onaylamak için bu ülkeye liberalleşme yönünde baskı yapılması şartını koyunca, İranlı dini lider Hamaney de ABD ile Ruhani’nin yakınlaşmasının teokratik egemenliği tehlikeye attığını görerek anlaşmanın imzalanmasından sonraki gün çıkıp dış politikanın değişmeyeceğini söylemiştir. Bunun hemen ardından ABD John Kerry’nin ağzından tepki vermiş ve her şey bir çorap söküğü gibi olup bitmiştir. Kim ne derse desin Türkiye-ABD uzlaşması bu gelişmelerden ayrı olarak düşünülemez.
Türk sermayesi içindeki nihilist bir kesim ve Alman sermayeli Doğan Medya işte bu çerçevede HDP’ye destek verip, Demirtaş’ı parlatmıştır. İran’daki milyarlık Alman projeleri için Türkiye’nin çıkarlarını ikinci plana atmışlardır. Ancak Alman hükümeti nasıl kendi ülkesindeki bazı internet sitelerine vatana ihanet davası açıyorsa, Türkiye’de aynı şekilde davrananlar bence aynı muameleyi hak etmektedirler.