Yeni CHP’yi Kemalist sananlar başka bir dünyada yaşıyorlar. Bu partiyi ille de tarihsel bir şahsiyetle ilişkilendirmek isteyenler bugünkü CHP’nin fikir babasının Mustafa Kemal değil, gazeteci Ali Kemal olduğunu görmelidir.
Ali Kemal, 1919-1922 yılları arasında İstiklal Savaşı’na karşı çıkmış, önderlerine ağza alınmayacak hakaretlerle saldırmış, Türk aydınları arasında kargaşa ve derin bir kutuplaşma yaratmıştır. Ancak ‘hainlikle’ yaftalanan Ali Kemal’in yanlış ve yüzeysel de olsa belli bir düşünce sistemi vardır ve bu vizyonun CHP’de güncelleşmiş olması ilginçtir.
Ali Kemal vizyonu, o zaman Osmanlı Devleti olan Türkiye’de güçlü bir liderliğin bulunmasına karşıdır. Ona göre, böyle bir liderlik büyük devletleri ürkütebilir. Ülkenin genel yönelimi konusunda Türkler karar vermemeli, kararı büyük devletler almalıdır. Çünkü Ali Kemal’e bakılırsa ‘Avrupa hukuk demektir’ ve Türkler onların yönettiği çağdaşlık dünyasına sürekli güvence vermeli ve müttefik olduklarını hissettirmelidirler. Ali Kemal vizyonunda tek kaygı uluslararası toplum karşısında yalnız kalma riskidir.
Ali Kemal için mesela İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali ertesinde Atatürk ve arkadaşlarının buna karşı örgütlenip dik durmaları büyük bir hatadır.Batı tam da Yunanlıların taşkınlıklarını görmüş ve onları Anadolu’dan geri çekmek istemişken(!) Kuvvayı Milliye’nin sert tavırlarından ürkmüş ve Anadolu içlerine ilerleyen Yunan ordusuna bu yüzden destek vermiştir. Bugünkü CHP gibi her konuda sürekli kendi ülkesini sorumlu tutan Ali Kemal’e göre Batı’nın uygar ülkelerinin Ankara’daki baskıcı dikta yönetimine karşı olumsuz tavrı normaldir. Çıkarlarımızın Batı’nınkilerle birleştirilmesi için Batı değerleri savunulmalıdır.
Ali Kemal’in düşüncesine göre geri kalmamızın nedeni savaş ve saldırılar değildir. Bilim ve dini birleştirememiş olmamızdır. Uygar milletler arasına girmeye layık olmadığımız için bağımlı konumumuz da normaldir. Güç bakımından Yunanlılardan çok zayıf olduğumuzdan kurtuluşumuz mücadeleyle değil ancak siyasi ve fikri çalışmalarla gerçekleşebilir.
Ali Kemal, ‘halkın önemli bir kısmının Ankara’yı desteklemesinin nedeni eğitim ve kültür eksikliğidir’ der. Ankara, dinci ve milliyetçi söylemle cahil halkı aldatmaktadır. Ali Kemal’in hariciyeci oğlunun da vurguladığı gibi kendisi ‘asla bir gerici olmayıp’, çağdaş Avrupai hayat tarzını savunan biridir. Ali Kemal Osmanlı geleneğini Cengizvari Türkçü ve Bizans kırması İslam şeklinde aşağılamaktadır.
Görüldüğü gibi bu söylemler bugünkü Kılıçdaroğlu kliğinin yeni CHP’sinin ana çizgisidir. Tek işi ve faaliyeti Cumhurbaşkanı ve hükümeti her gün Batı’ya şikâyet etmek olan CHP’nin neden ülke sorunlarıyla ilgili hiçbir öneride bulunmadığı ortadadır. Bu zihniyet ekonomiyi IMF’ye, dış politikayı ABD’ye ve geri kalanı da AB’ye bırakan Ali Kemal zihniyetidir. Bu zihniyet, sistemli biçimde düşmanlık ve kutuplaşma yaratmaktadır. Kendi döneminde Ali Kemal’i ülke içinde destekleyen iki güçten biri İstanbul ‘dükalığı’, diğeri ise Anadolu’daki Çapanoğlu gibi hareketlerdi. Bu güçler sadece fikri değil fiili bir devamlılık halinde oligarşik sermaye, paralel örgüt ve ‘Yozgat çetesi aydınları’ olarak bugün CHP’yi yönlendiriyor.
Ali Kemal’in günümüzdeki temsilcileri kendilerini tamamen ABD’nin gönüllü avukatlığına adamışlardır. ABD’deki polis cinayetlerini Türkiye’de eleştirenler mi var, bunlar hemen ortaya çıkar Türk polisini eleştirirler. Cumhurbaşkanımız ABD’de öldürülen 3 Müslüman için ABD Başkanı’nı göreve çağırınca Obama’nın kendisi de bu çağrıya uyduğu halde ‘ya Obama da Erdoğan’a hesap sorarsa’ şeklinde konuşup ABD’nin zoraki sözcülüğünü yaparlar. Cesaretli ve onurlu tavrın Türkiye’yi yalnızlığa düşüreceğini tıpkı Ali Kemal gibi tekrarlar, küresel sermaye adına konuşup tehdit savururlar. Çatı adayı rezaleti, tepeden inme transferler ve son tasfiyeler sonucunda CHP ile Mustafa Kemal adını şekilsel olarak dahi yan yana getirmek imkânsızdır. 2015 yılında CHP artık resmen Ali Kemalisttir.