Dolaylı-dolaysız ABD, İsrail ve yandaşlarının taraf olduğu her konuya kuşkuyla yaklaşırım. Yaşamsa beni hiçbir zaman yanıltmadı.
Onlarca hikaye anlatabilirim.
Örneğin 11 Eylül'de...
'CIA saldırıyı mutlaka önceden biliyordu'' demiştim.
5 yıl sonra bunun doğru olduğunu ABD soruşturması kanıtladı.
Irak işgalinde ise 'Irak'ın silahları ile ilgili olarak ABD yalan söylüyor'' dedim.
7 yıl sonra Başkan Bush kendi kitabında herkese yalan söylediklerini övünerek anlattı.
Ağustos 2003'te Ankara'ya büyükelçi olarak atandığında Edelman'ın ne denli tehlikeli olduğuna dikkat çektim ve Türkiye'nin başına çoraplar öreceği uyarısında bulunmuştum.
Kasım 2010'da WikiLeaks, Edelman'ın imza attığı bildik 'gammazlama' yazışmalarını yayınladı.
Ama her seferinde ABD ve İsrail yanlıları bildik huylarından vazgeçmeyerek bu iki ülkenin söylemine garip ve şaşırtıcı bir şekilde sahip çıktı, çıkıyor.
Tıpkı WikiLeaks olayında olduğu gibi.
Belki de kendi açılarından haklıydılar.
Çünkü WikiLeaks'te yayınlanan Amerikan yazışmalarının kaynağı sonuçta bu kişilerdir. Yani Ankara ve İstanbul'daki Amerikalı diplomatlar bu belgeleri bazen isimleri XXX diye geçen kişilerin verdiği bilgilere dayanarak ya da güvenerek yazmışlar.
Elbette Amerikan elçilik ve konsolosluk görevlileri ya da herhangi bir kimlikle Türkiye'ye gelen Amerikalılarla bir araya gelenlerin tümü mutlaka onlara bilgi vermiyor. Ama bu kişilerin bazıları kendilerini önemli göstermek için farklı ortamlarda yazılmamak kaydıyla duyup gördüklerini Amerikalı dostlarına anlatıyor olabilirler. Başkaları da 'Amerikalıların gözüne girmek için'' bülbül gibi ötmüş olabilir. 'Sen çok önemlisin' gibilerden bir iltifat ya da 'izzet ve ikram'' karşılığında!
Neyse henüz 30 kadarı açıklanan yazışmaların (toplamı 8 bin civarında) tümü yayınlandığında her şeyi çok daha net konuşacağız. Amerikalılara yapılan pazarlıklar sonucu ya da anlaşılmaz bir nedenle adları XXX olarak belirtilen kişilerin adları net olarak öğrenildiğinde bakalım bu kişiler Amerikan elçilik ve konsolosluklarına bir daha uğrayabilecek mi?
Belki de dostları Amerikalı diplomatlarla gizliden gizliye buluşur ya da yurtdışına birlikte giderler.
Çünkü huylu huyunda vazgeçmez.
Dönelim WikiLeaks'e...
Amerikan kaynaklı ve bağlantılı olduğu için ben bu konuya başından beri kuşkuyla bakıyorum.
Örneğin neden yalnız bu yazışmalar? Neden çok daha gizli ve örneğin Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın direkt görüşünü içeren belgeler yok? WikiLeaks yazışmaları yayınlarken hangi kritere göre belgeleri seçiyor? WikiLeaks neden bazı isimleri belirtmiş bazılarını da XXX olarak göstermiş? Belgeler neden yazışmalarda adı geçen eski ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın AK Parti karşıtı konuşmasından bir hafta sonra yayınlandı? Yayınlanan yazışmalarda neden Amerika'nın ulusal çıkarlarını zedeleyecek hiçbir bilgi yok? Ya da daha önemlisi 275 kadar elçilik ve konsolosluktan gelen yazışmalarda neden İsrail kaynaklı hiçbir belge yayınlanmıyor?
Bakın Cumhurbaşkanı Gül ne dedi:
'Çıkan belgelerin etkisine bakıldığında bir sistematiğin olduğu kanaatine vardım. Birazcık bir amaç varmış gibi geliyor bana. Biraz sanki bazı şeyler süzgeçten geçirilerek yapılıyor. Sanki bir amaç var gibi geliyor bana. Bakalım İsrail ile ilgili belge var mı? Varsa neler olacak merak ediyorum ''.
Tümüyle katılıyorum.
Üstelik yayınlanan yazışmalarda genel olarak bilmediğimiz hiçbir şey yok.
O zaman 'aptal' Amerikalı diplomatların dedikodularla elde ettikleri bilgileri içeren yazışmalar neden bu denli yaygara koparıyor?
Bunun yanıtına yarına bırakalım.