Benim en son katıldığım Arap Liderler Zirvesi Libya'nın Sirte kentindeydi. 27-28 Mart 2010... O zirvede Libya lideri Kaddafi, Başbakan Erdoğan'a büyük ilgi göstermiş Erdoğan'ın konuşmasıysa büyük ilgi toplamıştı. O zirveye katılan Arap liderler aralıkta başlayacak 'Arap Baharı'ndan habersiz olarak klasik çözümsüz sorunları konuşup 'anlaşmamak üzere anlaşmış' ve Sirte'den ayrılmışlardı. Ama ayrılmadan önce de bir sonraki toplantının nerede yapılması konusunda anlaşamamışlardı. Çünkü alfabetik sıraya göre sıra Filistin'e gelmişti. Ancak Filistin diye bir devlet olmadığına ve Filistin toprağı işgal altında olduğuna göre Başkan Mahmut Abbas'ın sırasını başka bir ülkeye devretmesi gerekiyordu. Sonra da anlaşılacaktı ki Abbas bu sırayı Katar Emiri Şeyh Hamed'e 100 milyon dolara satmış. Belki de Şeyh Hamed 'Arap Baharı'ndan haberdar olduğu için Libya ve Suriye olaylarında olduğu gibi Arap Birliği Örgütü'nü Amerikan planlarının hizmetine bırakacaktı. Örneğin NATO'ya 'Gel Libya'yı işgal et' diyen Arap Birliği Örgütü dönem başkanı olarak Şeyh Hamed'dir. Suriye konusunda da benzer davranışta bulunan ve muhalefete her türlü destek veren de Şeyh Hamed'dir.
***
Pek bunları neden anlatıyorum...
Anlatıyorum çünkü Arap Liderler önümüzdeki perşembe günü Bağdat'ta toplanacak. Bu toplantı gerçekleşirse Arap Birliği Örgütü'nün dönem başkanı Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani olacak. Yani Arap Birliği'nin 'lideri' Kürt bir kişi olacak. Bu normal olabilir ama ABD ve yandaşlarına göre anormal olan şey bundan böyle hiç kimse Arap Birliği Örgütü'nü 'zırt pırt' kendi ve yandaşlarının emelleri için kullanamayacaktır. Çünkü Talabani ve Irak devlet olarak şimdilik Şam yönetiminden yana. Yani artık Katar, Suudi Arabistan ve benzeri ülkeler Arap Birliği'ni Suriye ya da başka ülkelere karşı kullanamayacaklar... Tabii Arap Birliği ortada kalırsa. Bağdat'ta zirve toplantısı olursa Arap liderler hiçbir karar almadan dağılacaklardır. Zirve Suriye, bölgenin tüm sorunları ve Türkiye açısından çok önemlidir. Her türlü sürprizle karşılaşması beklenen zirveden iki gün sonra İstanbul'da 'Suriye Dostları Toplantısı' yapılacak. Önceleri 2 sonra da 1 Nisan'a alınan İstanbul toplantısı 1 Nisan şakası gibi olmazsa ciddi sıkıntılarla karşılaşacaktır. Çünkü geçen ay Tunus'ta yapılan ve Katar ile Suudi Arabistan'ın ısrarlı ve histerik taleplerine rağmen Batılı ülkeler Suriye muhalefetine silah yardımına yanaşmadı. Şimdi ise bu konu tümüyle rafa kaldırıldı. Çünkü BM Güvenlik Konseyi üyelerinin tümü Kofi Annan'a destek kararı aldı. Şam'a giden Annan, Başkan Esad ile çözüme dönük önemli konular üzerinde uzlaşmıştı. Buna göre ülkede ateşkes sağlanacak ve yönetim ile Esad barış için görüşmelere başlayacak... Bu ise başından beri Esad'ın isteğidir. Yani bir anlamda Esad'ı deviremeyen Batılı ve müttefiki bölgesel ülkeler şimdi Esad ile çözüm aramak durumundalar. Batılı ülkeler bu yeni tavırlarında samimiyseler Suriye'de kan dökülmesini durdurur ve gerçek demokrasi için Esad ve muhalefete destek verebilirler. Başından beri Esad'ın '3-5 hafta içinde gideceği' hesaplarıyla plan yapıp uygulayan Ankara ise şimdi zor durumda. İstanbul'da yapılacak olan 'Suriye Dostları Toplantısı' ve öncesinde Bağdat Zirvesi Türkiye'nin Suriye politikalarını ve dolaysıyla bölgesel tüm plan ve projelerinin geleceğini belirleyecektir. Türkiye için önümüzdeki hafta oldukça zor geçecektir. Çünkü başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler ve başta Suudi Arabistan ve Katar olmak üzere Arap yönetimler Türkiye'yi Suriye konusunda yalnız bırakabilirler...