Öldürülmesi hariç ABD'nin Bin Ladin ile ilgili açıkladığı ya da gelecekte açıklayacağı tüm detaylar bence palavra ve belirli amaçlara hizmet edecek şekilde formüle edilmektedir... Çünkü kural olarak Amerikalıların söylediği hiçbir şey doğru değildir. Burada önemli olan 'çeyrek' Müslüman Hüseyin Obama'nın '%10 'Müslüman Pakistan Devlet Başkanı Asıf Zardari'nin onay ve desteği ile '%125' Müslüman Usame Bin Ladin'i ortadan kaldırmasıdır. Aracı olduğu her işten komisyon aldığı için ülkesinde %10 Zardari olarak anılan Pakistan Devlet Başkanı bu işin figüran oyuncusudur. ABD ise aralarının bozulduğu 1998'den bu yana CIA-Suudi ve Pakistan istihbaratlarının yarattığı Bin Ladin'i ortadan kaldırmak ve bu bahane ile Afganistan ve Irak'ı işgal etmesi dahil bu işe şimdiye kadar 2 trilyon dolar harcadı. Salı günü söylediğim gibi Bin Ladin Amerika'nın bölgesel ve uluslararası politikalarının en önemli figürüydü ve işi bitince yine belli amaçlara hizmet edecek şekilde yer ve zamanı özel seçilerek ortadan kaldırıldı.
Olay bu kadar basit ve net.
Gelelim Fetih-Hamas barışmasına...
Son dönemde Arap ülkelerinde demokrasi savunuculuğuna soyunan ve bu amaçla Libya'yı işgale hazırlanan ABD ve müttefiki Batılı ülkeler, 2006'da Filistin seçimlerini Hamas kazanınca Gazze'ye ambargo uyguladı ve İsrail'in Gazze ve hatta Mavi Marmara'ya yönelik tüm saldırılarına dolaylı destek verdi. Bununla yetinmeyen bu ülkeler Mahmut Abbas'a 'Hamas'a saldır yoksa sana parasal yardımı keseriz' tehdidinde bulunmuştu.
Şimdi ise bu ülkeler Hamas ile İsrail işbirlikçisi Abbas'ın lideri bulunduğu Fetih barışmasını alkışlıyor.
Sizce bu işte bir gariplik yok mu?
Bu tezgahın en önemli hedefi Müslüman Kardeşler çizgisinde olan Hamas'ı Suriye ve İran destekli Hizibullah'tan uzaklaştırmak ve Müslüman Kardeşler'in güçlü olduğu Mısır'a yanaştırmaktır. Nasıl olsa gerisine de ABD karar verecektir. Nitekim Obama, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu 20 Mayıs'ta Washington'a çağırdı. Çünkü Batılı liderler ''Arap ülkelerinde İslamcıları kazanmanın tek koşulunun Filistin sorununu çözmek'' olduğunu bilmektedirler. Tabii Arap ülkelerindeki İslamcılar iktidar uğruna Filistin davasından vazgeçmezse! Çünkü bu yönde özellikle Libya, Tunus ve Mısır'dan bazı sinyaller gelmektedir. Bu nedenle de Batılı ülkeler Türkiye'nin tüm beklenti ve çabalarına rağmen Libya sorununu çözmek için acele etmeyecektir. Çünkü Batılı ülkeler Tunus ve Mısır'da Müslüman Kardeşler'in ve genel olarak İslamcıların siyasal gücünü görmek isteyecek ve zamanı geldiğinde bu iki ülkeyi Libya'daki çatışmalara taraf kılmaya çalışacaktır. Yakında bunların tümünü göreceğiz. Amerikalılar Tunus ve Mısır'ı yöneten generallerle görüşüyor ve pazarlıklarını sürdürüyor. Tabii bölgedeki diğer dostlarını unutmuyorlar. Umarım Ankara bunun farkındadır. Çünkü başından beri söylüyorum: Batı'nın coğrafyamıza yönelik son Büyük Planı'nın en önemli hedefi Türkiye ve Türkiye'nin bölgesel prestij, saygınlık ve kazanımlardır. Başbakan Erdoğan'ın son açıklamasına rağmen Libyalı muhalifler hala Türkiye'den memnun değil. Başbakan'ın Bahreyn olayları sırasında 'Yeni Kerbelalar istemiyoruz' söylemi bazı Arap medyası tarafından Türkiye karşıtı kampanyada uzun süre kullanıldı. Tıpkı Suriye ile ilgili olarak 'Yeni Hamas'lar istemiyoruz' söyleminde olduğu gibi. Hatırlıyorum da Bin Ladin ile ilgili ilk haberi veren El-Cezire televizyonu Cumhurbaşkanı Gül'ün demecini ön plana çıkartarak ''İsrail ve Türkiye Bin Ladin'in ölümden memnun'' diye veriyordu.
Son 6-7 yılda emekle, özenle, samimi ve azimli bir çaba ile sağlanan Türkiye'nin bölgesel imaj ve saygınlığı acilen karşı önlem alınmazsa çok ciddi bir riskle karşı karşıyadır.
Benden söylemesi.