Salı günü AKŞAM dahil bazı gazetelerde şöyle bir haber vardı:
İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman önceki bakan Livni ve iki bayan milletvekiline 'fahişe' dedi. Üç kadın için Leh dilinde fahişe anlamına da gelen 'Weiber' sözcüğünü kullanan Lieberman kadınların tepkisi üzerine özür dilemiş. Kadınların 'fahişe' sözcüğüne mi yoksa Lieberman'ın 'Bu kadınlar Polonya klanından' demesine kızdıkları ise bilinmez. Çünkü Doğu Avrupa Yahudilerini temsil eden ve aslen Moldova'dan İsrail'e göç eden Lieberman İsrail içindeki ırkçılıktan hep şikayet etmiş ve başta Polonya olmak üzere Batı Avrupa kökenli Yahudilerin yani Eşkenazların devleti ele geçirmesinden söz etmişti. Bu şikayet ağırlıklı olarak Doğu kökenli Sefarad Yahudileri tarafından da dile getirilmektedir. Afrika'dan göç eden Yahudilerin durumu ise çok daha kötü.
BAR FEDAİSİ
Dönelim konumuza.
Bu durumda Livni ve iki milletvekili daha çok Lieberman'ın bu ırkçı suçlamasına kızmış olabilirler. Çünkü İsrail'de seçim var ve herkes kendi seçmen kitlesine hitap etmektedir. Lieberman'ın lideri olduğu Evimiz İsrail Partisi'ne oy verenler genellikle başta Rusya olmak üzere Doğu Avrupa ülkelerinden gelen ırkıçı, bağnaz ve dinci çevreler. Bu durumda diğer iki milletvekilini bilmiyorum ama Livni'nin kızmasının hiçbir nedeni olmamalıdır. Çünkü Livni İsrail medyasına da yansıyan demeçlerinde Mossad ajanı olarak görev yaptığı gençlik yıllarında Araplarla yattığını ve özellikle Fransa'da birçok Filistinli'yi öldürdüğünü itiraf etmişti. Nitekim de Mossad'daki kod adı Avcı. Belki bu nedenle Lieberman Livni'yi çok iyi tanımlamıştır. Üstelik Lieberman İsrail'e göç etmeden önce doğup büyüdüğü Moldova'da bar fedaisi olarak çalışıyordu. Bu işe 1978'de İsrail'e göç ettikten sonra da devam etmiş. Bir bar fedaisinin asli görevi çalışan 'kızlara' gözkulak olmaktır!
Tıpkı bakanlığına gözkulak olduğu gibi. Lieberman on gün önce yolsuzluk, rüşvet ve görevi kötüye kullanmaktan dolayı istifa etmek zorunda kalmıştı. Benzer suçlama ve mahkumiyetten dolayı üç yıl önce Başbakan Ehud Olmert ve başka bakanlar da istifa etmişti.
Ama İsrailli yöneticiler arasında en ilginç olanı 4 yıl önce Livni'nin de bakan olduğu dönemlerde cumhurbaşkanı olan Moşe Katsav. Babası Kassap olarak İran'dan göç eden ve İsrail'e gelince Katsav soyadını alan bu zat şimdi hapiste. Peki neden? Çünkü yanında çalışan kadın ve genç kızlara sarkıntılık, tecavüze kalkışmak ve tecavüz etmek suçundan 7 yıl hapis cezası aldı.
Hatırlıyorum da bir zamanlar İsrail sevdalısı bazı liberal meslektaşlarımız ve aydınlarımız hep şöyle bir klişeyle sözlerine başlarlardı: 'Ortadoğu'nun iki laik ve demokratik ülkesi Türkiye ve İsrail...''
ORTAK PAYDA
İsrail'in ne denli 'laik ve demokratik' olduğu ortada. Kendi aralarında ne kadar farklılık ve sorun olursa olsun, demokratik yöntemlerle seçilen tüm İsrailli yöneticilerin ortak paydası Filistin halkını öldürmektir. Bunun onların 'en demokratik' hakları olduğuna inanıyorlar! Tıpkı onlara oy veren İsrail halkının ezici çoğunluğu gibi. Biz Filistin devletine BM'de gözlemci statüsü tanındı diye seviniyoruz ama Netanyahu'nun binlerce binayı Filistin topraklarında inşa etme kararına karşı hiçbir şey yapamıyoruz. Çünkü Netanyahu'nun arkasında 'Yılın adamı' Obama var! Boşuna 4 yıl önce ona Nobel Barış Ödülü verilmemişti! Filistin başta olmak üzere coğrafyamızın her tarafında barış var artık!