Mavi Marmara'ya yönelik saldırıyla ilgili İsrail Soruşturma Komisyonu 'Bu saldırı uluslararası hukuk kurallarına uygundur'' demiş. Böylece İsrail uluslararası hukuktan neyi anladığını bir kez daha kanıtlandı. Anlayacağınız İsrail'e göre cinayet işlemek hukukun temel kuralıdır.
Hadi İsrail kendisinden bekleneni yapıyor.
Peki saldırının olduğu günlerde dolaylı-dolaysız İsrail'i haklı çıkarmaya ya da aklamaya çalışanlara ne demeli? Belki de onlar da haklı çünkü AK Parti'den hoşlanmıyor ve İHH'yı radikal İslamcı örgüt olarak görüyordu. Bazıları ise ne yaparsa yapsın İsrail'i seviyor ya da sevmek zorunda. Yani içinde 'ihanet, hıyanet ve delalet' yoksa biraz cehalet biraz da kasıt var.
Şöyle ki; son iki haftadır tanıdık ve tanıdık olmayan herkes televizyonlara çıkıp Tunus, Lübnan ve İran konularını yorumluyor. İnanın bana bunların büyük bölümü kara cahil. Bazılarıysa hem cahil hem de önyargılı. Az bir şey bilenler de ya hafıza kaybına uğramış ya da 'liberaller-hükümet' çatışmasının etkisinde kalarak bir zamanlar öve öve bitiremedikleri Davutoğlu'na şimdi saldırmak için kendi aralarında yarışıyor. Oysa yorum ve analizlerde temel koşul bilgidir. Örneğin 'İran'ı bir Arap ülkesi olarak bilen'' bir profesörden siz neyi öğreneceksiniz? Örneğin 'karısına, kızına kızan Tunuslular, kendilerini sokaklarda buluyor ve yürüyüşlere katılıyor' diyen birisi acaba ne hak ve cesaretle çıkıp Tunus gelişmelerini anlatır?
Peki Davutoğlu'nun Hizbullah lideri Nasrallah ile buluşmasını eleştirmek için hayallerini bile zorlayanlara ne demeli?
Bir de 'Araplar 1914'teki Osmanlı'nın cihat çağırısına karşılık vermedi' diyen ama 'Çanakkale ve Sarıkamış'ta şehit düşen Araplar uzaydan mı geldi'' diye karşılık verdiğimde sessiz kalan çok tanıdık bir profesör var.
Bu yalnızca dış politikada değil aynı zamanda iç politika için de geçerli.
Elbette ben dahil herkes AKP'nin iç ve dış politikalarını ya da bu politikaların bir kısmını eleştirebilir ya da karşı çıkabilir.
Ama AK Parti'den hoşlanmadığı için İsrail'i bile haklı bulanları anlamak pek kolay olmasa gerek! Örneğin ben Türkiye'nin bölgesinde çok etkin ve önemli bir oyuncu olduğunu söylerken, onlar İran ve Lübnan olaylarını gerekçe göstererek hükümetin bölgesel politikalarının hiç işe yaramadığını ve dolaysıyla kendi ülkeleri Türkiye'nin 'değersiz' olduğunu gururla söylemekten çekinmiyor.
Oysa bu kişilerin çok sevdiği Amerikan ve Avrupa medyası Türkiye'nin bölgede Amerika'dan bile daha etkin olduğunu yazıp duruyor.
Türkiyeli aydınlar çok şey ifade eden şu gerçeği unutmazsa her şey çok daha kolay olacak: 'Dünyayı ve özellikle bölgemiz tarihini şekillendiren 5 uygarlık ya da imparatorluk var. Bunlar Grekler, Romalılar, Ruslar, Acemler ve Araplar. Osmanlı ise bu beş uygarlığın ortasında bin yıldır var ve tüm iç ve dış oyunlara rağmen hep var olacaktır''
Son 30-40 yıldır halka sürekli yalan söyleyen ve halkın kafasını karıştıran bildik zatlar, AK Parti'nin seçimlerde neden kazandığını artık anlamalıdır. 'Mavi Marmara operasyonumuz uluslararası hukuka aykırı değil' demesiyle İsrail'in bilinen kanlı gerçeğini hiç kimse değiştiremez.
İşte bu nedenle ABD ve İsrail istiyor diye birileri çıkıp Lübnan Hizbullah'a terörist deme gereğini duyuyor ve ben de onlara canlı yayında 'Bu suçlamanızı kanıtlayacak bir tek eylem anlatın'' dediğimde sessiz kalıyor. Tıpkı 'İsrail'in elinde yüzlerce nükleer bomba varken neden İran'ı suçluyorsunuz'' denildiğinde sustukları gibi. Nasıl olsa aynı kişiler 'Saddam'ın füzeleri İstanbul'u vuracak'' demiş ama Irak'ta bir milyon insan öldürüldüğünde sessiz kalmayı tercih etmişti. 'Aydın' dediğiniz belki de böyle bir şey! Yoksa Türkiye yıllarca karanlıkta kalır mıydı?