1
Tarih; 20 Temmuz 2010
Yer; TBMM Ak Parti Grup Salonu.
Zamanın Başbakanı ve Ak Parti Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan grup konuşmasını yapıyor.
Gündem; 12 Eylül 2010’da halkoyuna sunulacak anayasa değişikliği.
Halk oylamasının yapılacağı tarih manidar. Çünkü değişiklik paketinin bir maddesi de 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlere koruma sağlayan geçici 15. maddenin kaldırılmasına matuf.
Bu nedenle Tayyip Erdoğan 12 Eylül’ün astığı gençlerden bahsediyor.
Bir yanda yaşı büyütülerek asılan çocuk Necdet Adalı. Öbür yanda ‘bir soldan bir sağdan’ söylemi gereğince asılan Mustafa Pehlivanoğlu.
Erdoğan; Necdet Adalı için Nevzat Çelik’in yazdığı şiiri ve Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam kararından sonra ailesine yazdığı mektubu okurken gözlerinin nemlenmesine mani olamıyor. Onunla beraber onlarca vekil de.
Ancak milletvekillerinin içinde birisi var ki, hem şaşkınlık geçiriyor hem de kabuk bağlaması için özel gayret sarf ettiği yaralarının yeniden açılmasının ıstırabı içinde kıvranıyor.
Bu kişi; Kars milletvekili Mahmut Esat Güven.
Güven ki; hem Adalı’nın hem de Pehlivanoğlu’nun idama gidişlerine tanıklık etmiş, onlarla mahpus yatmış birisi. Ama o ağlamıyor. Çünkü hapiste gördüğü işkenceler ve yediği dayaklar, hapis sonrası yaşadığı sıkıntılar, absürtlükler, saçmalıklar, ahmaklıklar onu neredeyse bir çeliğe dönüştürmüş.
2
Mahmut Esat Güven kimi yaşanmışlıklarını ‘Mamak’tan Mekke’ye’ isimli kitabında okuyucuyla paylaşıyor.
Yaşadıklarının ve tanıklıklarının öznelliği ve bir devre ışık tutması kitabı çok çok değerli kılıyor.
Okurken zaman zaman düşündüm. Bu bir anı kitabı mı? Evet. Ama sadece o değil. Kitap aynı zamanda Güven’in kimi konularda görüşlerini içeren makalelerde taşıyor. Bu yönüyle kitaba bir deneme kitabı da diyebiliriz.
Her ne olursa olsun, kitap Mahmut Esat Güven’in hem özel yaşanmışlıklarını okuyucuyla paylaşma cesaretini göstermesi açısından hem de bir döneme tanıklık etmiş, çeşitli fikri merhalelerden geçmiş birisinin görüşlerini ihtiva etmesiyle kayda değer bir çalışma.
Ayrıca, Mahmut Bey o kadar samimi ve kendiyle barışık ki;
Bir gazetecinin kendisini eleştirmek için kaleme aldığı yazıdaki bir cümleyi kitabına başlık yapabiliyor; ‘Mamak’tan Mekke’ye’
Eline yüreğine sağlık Mahmut kardeş.
3
Ancak;
Mahmut Esat Güven kitabında iki ayrı gazetecinin (Şükrü Küçükşahin ve Gülden Aydın) farklı tarihlerde kendisi hakkında Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan haber/röportajlarını kitabına aldıktan sonra her iki yazı için abartılı, uyduruk, yalan gibi ifadeler kullanıyor.
Ancak haber/röportajın yanlışları, yalanları nedir, işin doğrusu nasıldır, bunları cevaplamıyor.
Güven her ne kadar “ben Necdet’i bugünkü siyasete malzeme etmem” diyorsa da; söz konusu haberleri ve röportajı kitabına alıyorsa, onları eksik, uydurma ve yalan diye niteliyorsa doğrusunu okuyucularıyla paylaşması gerekirdi…
4
Bir kez daha Mahmut Bey’i kutluyor ve tebrik ediyorum.
Ona yapılan işkenceler ve atılan dayaklar için;
Kahrolsun zalimler!