1
PKK terörünün Türkiye’ye kaybettirdikleri her ortamda ve her vesileyle hep söylenegeldi.
On binlerce insan kaybı, terörün ekonomik maliyeti, moral erozyonu, bölünme korkusu, stratejik ayak bağı oluşu v.s.
Ancak gözden kaçan önemli bir husus var ki, ‘Çözüm Süreci’ni yaşadığımız bugünlerde kendisini iyice hissettirmekte.
PKK terörü diğer çok kıymetli kayıplarının yanında bölgenin sosyolojik yapısını bozmuş olmaklığıyla önümüze zannedildiğinden daha kalıcı ve önemli bir problem koymaktadır.
Bütün sosyolojik ve tarihi araştırmalar ortaya koymuştur ki Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşayan Kürtlerin sosyolojisini birinci derecede din oluşturmaktadır.
Kısaca özetlemek gerekirse Türkiye Kürtleri Sünnidir, Şafidir, Nakşidir.
Bu özellikler toplumsal hayatta ağa, şeyh ve seyda düzeni şeklinde görülmektedir.
Tarih olarak ne kadar eskiye gidersek gidelim, Kürtlerin devletle (Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti) ve diğer halklarla bütün ilişkilerinde, beraberlik ve çatışmalarında bazen problemin kaynağı olarak, bazen de problemin çözümü sadedinde hep ağa, şeyh ve seydalarla karşılaşırız.
Geçtiğimiz uzun yıllar içinde, bir taraftan devlet, bir taraftan PKK bu yapıyı bozmak için çalışmışlardır,
Ne yazık ki bugün itibarıyla bunu başarmışlardır da.
2
Ömer Vehbi Hatipoğlu ismini bilenler bilir.
Bilmeyenler için kısaca belirtmek gerekirse;
Hatipoğlu Diyarbakırlı bir Kürt olup, bölgede tanınırlığı ve ağırlığı bulunan bir din adamının oğludur.
Uzun yıllar siyasette bölgenin ve Kürtlerin temsilcisi olarak rol almış olmanın yanında,
Entelektüel kimliğiyle Kürt meselesi hakkında onlarca kitap ve makale yayınlamış, binlerce konferans ve panelde konu üzerine konuşmalar yapmıştır.
Bu nedenle Hatipoğlu Kürt meselesinde tahlilleri, tespitleri ve önerileri ile dikkate alınmayı fazlasıyla hak etmiş birisidir.
3
Hatipoğlu diyor ki; “mevcut haliyle ve geldiği aşama itibarıyla çözüm süreci çok önemli ve hayati bir meseledir. Bugüne kadar da başarıyla sürdürülmüş ve sürdürülmektedir.
Ancak sürecin önemli bir ayağı eksik bırakılmakta, Kürtlerin en belirli özelliği olan dindarlığı ıskalanmaktadır.
Bölgede dindar kesim arasında gittikçe yaygınlaşan bir algı vardır.
Sanki süreç sadece ateist ve Marksist Kürtlerle götürülmektedir.
Oysa barışın daha kalıcı ve sağlam temellere oturabilmesi için bölgedeki tanınmış din adamları (şeyh, seyda, âlim v.s.) sürecin birer aktörü haline getirilmelidir.”
Geç kalınmış sayılmayız.
Faydası olur diye Hatipoğlu’nun görüşlerini paylaşmak ve dolaşıma sokmak istedim.
Umarım her şey Türkiye’nin hayrına
Ve barışın tesisine imkân verecek şekilde gelişir.
İç çatışmalardan ve savaşlardan iyice yorulmuş bulunan bölgenin ve dünyanın kendi iç barışını sağlamış Türkiye’ye büyük ihtiyacı vardır.
Kürtlerle barışı sağlamış Türkiye bölge için de bir barış koridoru açmış olacaktır.