Hele şükür sonunda bir ipucu verdiler. En azından güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi kastettiklerini öğrendik...
CHP'nin Abant raporunda ortaya çıktı.
"İdari ve mali özerklikle" parlamentoyu güçlendirecekler.
Kültürel, tarihsel, coğrafi ve demografik yapıya göre güçlü yerel yönetimler oluşturulacak...
"Yerel vergi" de olacak. Yani yerel idareler, merkezi yönetimin dışında "yerel vergi" toplayabilecek...
Yani kısacası "İdari ve mali özerklik".
Diğer bir deyişle "eyaletleşme", "özerkleşme"...
Hani yıllardır HDP/PKK'nın talep ettiği "öz yönetim", "özerk yönetim"...
Güçlendirilmiş parlamenter sistemde kayyum uygulaması da mümkün olmayacakmış. Yani bir özerk yerel yönetici, terör örgütü PKK'ya silah taşısa da görevine devam edebilecek.
Aslında muhalefet için yeni bi'şey değil bu. 2018'de gizli anayasa çalışması yapmışlardı. CHP, İP, HDP ve SP anayasa taslağı hazırlamıştı.
O taslakta, ülkeyi 20-25 idari yerel yönetime ayrılması teklifinin yer aldığını da Ümit Özdağ açıklamıştı...
Peki, yeni anayasa çalışması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısına cevabı ne Kılıçdaroğlu'nun?
"Otoriter yönetimlerle anayasa değişikliği için masaya oturulmaz."
Halkın teveccühüyle girdiği her seçimi kazanmış Erdoğan ve siyasi iradeyle çalışmam diyorsun, bölücü terör örgütünün siyasi aparatı HDP ile her türlü masaya oturuyorsun.
CHP, İP, HDP hep birlikte oturup anayasa yapacaklar.
Sistemi değiştirecekler...
Güçlendirilmiş parlamenter sistem dedikleri de buymuş meğer.
Ülkeyi eyaletlere bölüyorsun, bölgelere özerklik veriyorsun, parlamento güçleniyor?!..
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı, Akşener başbakan oluyor. Özerk yönetimlerde de HDP'li eyalet valileri...
Sonra gelsin demokrasi!..
Ama çok dikkat etmek lazım.
Neydi?
"Cumhurbaşkanı bir partiden, başbakan başka bir partiden olursa, İşte o zaman büyük sıkıntı çıkar" demişti biri. Bir de üstüne HDP'li eyalet valileri...
Yanlış mı hatırlıyorum abi?!..