Ona demişler ki; “Nasıl olsa hazır bir kitle var. Ne yaparsan yap, yedirirsin.”
O da bunun konforunu yaşıyor…
Asrın tokatçımız Yozdil gibi. Ne kadar sallarsan o kadar yedirirsin!..
Mesela, “İstanbul’a temiz ve ucuz su sağlayacağız. Sularımız denizlerimiz tertemiz olacak” diye söz verip Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi projesini “temel atmama” töreni ile iptal edebiliyor.
İstanbulluyu umursamıyor. Korona günlerinde “Kar-zarar” hesabıyla otobüsleri garaja çektiriyor…
Bunun gibi onlarca skandalı yazdık çizdik.
Gerçekler ortaya çıkar da mahcup olurum diye bir korkusu da yok…
AK Parti döneminde başlanan KİPTAŞ Konutlarını “bakın ne güzel yaptık” deyip kendisi başlatmış ve bitirmiş gibi tanıtabiliyor.
Keza Üsküdar Bülbüldere Yağmur Suyu Tüneli, İstavroz Atık Su Tüneli projesi gibi temeli atılmış devam eden projelerin temellerini yeniymiş gibi bir daha atıyor. 2 sene önce açılmış ormanı isim değiştirip bir daha açtığı gibi…
“Kim hesap soracak” diyor…
Kadıköy’de atık su borusu patlıyor, çevreye yayılan lağım sularıyla gölcükler oluşuyor. Kadıköy kokudan geçilmiyor…
Esenyurt’ta İSKİ’nin çalışması sırasında yine boru patlıyor, sokakları, evleri ve bazı iş yerlerini su basıyor…
Kimin umurunda. Ne yani İstanbullu bunlara mı kızacak?..
Perakende satışı 1 lira olan maskeyi toptan 2,89’a alıyor İBB… Keza dezenfektana da iki katından fazla para ödüyor. Litresi 20-25 lira olan dezenfektanı 73 liradan alıyor… Yardım kolisini de iki katına mâl ettiler. Prototip olmasından dolayı!
Dezenfektan dünyanın en iyi dezenfektanıymış. (Virüsü uzaktan öldürüyor herhalde!..)
Maske ise, ultrasonik dikişli ve su geçirmezmiş. (Yüzerken de takabiliyor muyuz?!..)
Ne yani, şimdi İstanbullular bunlara mı takılacak?!..
Bütün bunları görünce aklımıza Kılıçdaroğlu’nun 2014’teki o söylemi geliyor.
“İzmir’i nasıl yönetiyorsak, Türkiye’yi de öyle yönetiriz…”
Akmayan suları, bidonlarla su kuyruğuna giren vatandaşlar. Leş gibi kokan koylar. Yıllarca bitmeyen metrolar…
Kılıçdaroğlu’nun verdiği sözü yerine getiriyor Ekrem. İstanbul’u İzmir gibi yönetiyor…
Yalnız dans eksik…
Rumba, çaça, vals olur.
Hele bir de “ultrasonik soka” yaparsa tam süper olur!..