WASHINGTON
Mısır ordusunu desteklemeye devam etmeliyiz çünkü Mısır’da istikrarı ve düzeni sağlayacak, İsrail’in ve Amerika’nın güvenlik çıkarlarını en iyi koruyacak kurum ordu.’ Amerikan Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Mike Rogers’ın bu sözleri Amerikan Kongresi’nin Mısır’da ordunun Mursi’yi devirip yerine kendi atadığı yönetimi geçirmesine dair genel duruşunu özetliyor. Birkaç farklı ses dışında Kongre’de genel hava Mısır’da olanlara ‘darbe’ denmemesi yönünde. Dendiği takdirde Amerikan yasalarına göre Washington’ın 1979’dan bu yana İsrail ile imzaladığı güvenlik anlaşması karşılığında Mısır’a verdiği askeri desteğin kesilmesi gerekiyor.
Bu durum Obama yönetimi ve Kongre için bir ikilem oluşturuyor. Bir yanda onlarca yıllık müttefikleri ve Kahire’de kalan son dostları Mısır ordusu, diğer yanda darbe olan ülkelere yardımın kesilmesini zorunlu kılan Amerikan kanunları. Bu denkleme bir de yardımın kesilmemesi için Kongre ve Obama’ya baskı yapan İsrail’i ekleyin. Peki bu ikilem nasıl çözülecek?
Obama’nın önünde iki seçenek var. Dışişleri Bakanlığı’nın avukatları resmi bir açıklamayla Mursi’nin devrilmesinin darbe olmadığını ilan edebilir. Fakat bu kolay bir seçenek değil, meselenin özü, kökleri demokrasi ve meşruiyet arasındaki ilişkinin anlaşılmasına giden felsefi tartışmada yatıyor. Beyaz Saray sözcüsü, Mursi’nin otoriterleşme eğilimi gösterdiğini, milyonlarca Mısırlı’nın Mursi’nin devrilmesi için Tahrir Meydanı’na çıktığını ve ordunun Tahrir’deki kalabalık adına Mursi’yi devirdiğini söyleyerek olanların bir darbe değil, devrim olarak nitelendirilebileceğini ima etti. Bu söylemin altında şu inanç yatıyor: Seçimle işbaşına gelmiş bir yönetim demokratik hakları ihlal ederse meşruiyetini yitirir ve bu durumda ordu gibi seçimle işbaşına gelmemiş bir kurumun, demokratik hakları korumak için, seçimle işbaşına gelen hükümeti görevden alması meşrudur. Yani bir anlamda demokrasi için darbe yapıldığı ima ediliyor. Oysa ordu demokrasiyi korumak için attığını söylediği adımlarla demokrasiyi askıya alıyor. Bu tür muğlaklıklar Mısır gibi demokratikleşme sürecinin çok başındaki ülkeler için tehlikeli çünkü toplumun demokratik sürece olan güvenini zedeleyip demokratik kültürün gelişmesine sekte vurabilir.
DEMOKRASİ İÇİN DARBE
Obama’nın önündeki ikinci seçenek Mısır’da olanları ‘darbe’ olarak nitelemek fakat Kongre’den yardımın kesilmemesi için Mısır’ı yasadan muaf tutmasını talep etmek. Bush yönetimi altında Kongre benzer bir uygulamayı Amerika’nın Pakistan’a verdiği yardım için yapmıştı. 1999’da Pakistan ordusu seçimle işbaşına gelmiş Başbakan Nevaz Şerif’i devirince Washington’da benzer bir tartışma başlamıştı. Pakistan ordusuyla ilişkilerinin gerilmesini istemeyen Bush yönetimi ve Kongre ‘Pakistan’da demokrasiye geçişi kolaylaştıracağı ve iki ülke arasındaki terörle mücadele işbirliğinin devamını sağlayacağı’ gerekçesiyle yardıma devam kararı almıştı. Benzer bir uygulamanın Mısır’da yapılması hem Obama yönetimine demokrasi konusunda Mısır’da takındığı muğlak tutum sebebiyle yöneltilen eleştirileri hafifletecek hem de Mısır ordusuyla kurulan yakın ilişkinin devamını sağlayıp İsrail’in güvenlik kaygılarını hafifletecektir.
Fakat meseleye Mısır’ın demokratikleşmesi açısından bakıldığında Obama’nın iki değil tek seçeneği var: Darbeye darbe demek. Jonathan Powell ve Clayton Thyne adlı iki siyaset bilimcinin yaptığı araştırmaya göre uluslararası aktörlerin darbeyi desteklemesi demokrasiye geçişi yavaşlatıp darbecilerin ömrünü iki yıl uzatıyormuş.