Türkiye-İngiltere Tatlıdil Forumu’nun adındaki ‘Tatlıdil’ biz Türklerde da müstehzi bir gülümsemeye neden olsa İngiltere Büyükelçisi Richard Moore’un dediği gibi, “Britanya için çok önemli bir etkinlik.”
Nitekim gün boyu panelleri ‘sessiz sedasız’ dinleyen Prens Andrew, “Bizim aile hep en önde oturur. Özellikle Ortadoğu panelini arka sırada oturdum ve dinledim” diyordu. Kraliçe’nin üç numaralı veliahtı Prens Andrew’un söz ettiği panel ‘Bölgesel Sorunlar, İŞİD, Irak, Suriye, Libya ve İran’ başlığını taşıyordu. Forumunda ‘Chatham House’ kuralları, yani orada konuşulan orada kalır kuralları geçerli olduğu için kimin ne söylediğini yazamam. İzlenim aktarabilirim ki şunu söyleyeyim: İngiliz katılımcılarda Türkiye’ye dair o kadar çok soru vardı ki.
Türkiye’nin İŞİD’e yaklaşımını anlamaya çalışıyorlar. Suriye politikasının alt başlıklarını merak ediyorlar. Türkiye’nin AB’ye yaklaşımının değişip, değişmediğini sorguluyorlar.
Panellerden sonra akşam yemeğine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında (ki kayda alındı, dolayasıyla Chatham House kuralları geçerli değildi) gündüz İngilizler ne sorduysa, yanıt verdi;
AB: Tam üyeliğin ülkemizin stratejik bir hedefi olarak görüyor, 50 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Çok önemli reformları hayata geçirdik. Temel hak ve özgürlükler ile demokrasimizin güçlendirilmesi noktasında ciddi adımlar attık. Reform sürecine aynı hızla devam edeceğiz. Türkiye’nin AB üyeliği ülkemize katkılarının yanı sıra Avrupa’nın da ihtiyacı olan dinamizmi, kültürel çoğulculuğu ve hoşgörü iklimini yeşertecektir.
İŞİD: Batılı dostlarımız DEAŞ gibi bir terör örgütüne Türkiye’nin destek verdiğini söylemek suretiyle bizi ciddi manada üzüyorlar. Bizim, El Kaide gibi, DEAŞ gibi terör örgütlerine destek vermemiz mümkün değil. Bunların hepsi barış dini olan İslam’a da gölge düşüren terör örgütleridir.
Gündüz yapılan panellerde Suriye ele alınırken, Irak örneği veriliyordu. ‘Batılı güçler Saddam’ı devirdi ve Irak’ta kaos ortamı yıllardır sürüyor. Dolayısıyla Esad da devrilirse benzer tutum yaşanacak’ yorumu hakimdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan buna da yanıt verdi: “Suriye'nin başındaki zat, devlet terörü estiren bir zattır. DEAŞ terör örgütü ama öbür tarafta da devlet terörü estiren birisi var. Söylenen ne? Esad giderse yerine kim gelecek? Eğer demokrasiye inanıyorsak, demokratsak ben diyorum ki Halk kimi isterse o gelecek. Niye Esad'a bu kadar güveniyorsunuz ki? Eğer başarılı bir idareci olabilseydi Suriye bu hale gelmezdi.”
En az 3 çocuk diyorum kimse yanaşmıyor
Türkiye-Tatlıdil Forumu’na İngiltere’den çok yetkin katılımcıların yaş ortalaması konusunda yorum yapmayayım, ayıp olur!
Akşamki yemekte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında misafirlerin gülümsemesine neden olan, alkışladıkları bir bölüm vardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyordu: “Avrupa'da yaşlanan nüfusla bunun sosyal güvenlik sisteminin üzerine getirdiği yükün etkilerinin uzun vadede devam edeceği görülüyor. Nüfusun yaşlanması konusunda şahsen ben de mücadele veriyorum. Ama henüz başarılı olduğumu söyleyemem. Her davetli olduğum nikâhta şunu söylüyorum. En az 3 çocuk. Kimse buna yanaşmıyor. Halbuki ekonominin en dinamik unsuru insan, genç nüfus. Genç nüfusa sahipseniz ekonomide başarılı olmanın yolu açılır.”