Bir reklam vardı hani, sloganı “Ağzı olan konuşuyor” lafıydı. Öylesine modaydı ki ağzı olan “Ağzı olan konuşuyor” derdi.
Tabii, dün de bugün de ve elbette yarın da insanoğlunun vazgeçmeyeceği bir özelliği var; o da ağza alınmayacak küfürler savurmayı bir tatmin vasıtası olarak görmektir.
Bu tipolojideki kişilerin ağzından çıkanı kulağının duymamasının sebebi zannımca şudur:
Birinin ağzından çıkan lafı kulağı duymuyorsa muhtemeldir ki ya kulak kafadan ayrı bir yerdedir ya kulak kafadadır ama kafa başka yerdedir ya da adam “kafadan” beyinsizdir...
Yani tamam “S”, “I”, “N”, “O”, “H” ve “Z” harflerine takla attırın, ziyanı yok, takla attıklarında nasıl olsa yine aynı kalacaklar.
Ama j’ye takla attırırsanız, ortaya bir soru işareti bırakmış olursunuz!
İşte ben de bir zamanlar bu memlekette ağzından çıkanı kulağı duymayanların, elinden geleni ardına koymayanların, dilinin altında bakla ıslanmayanların, gözünün üstünde kaşın var diyenlerin bolca bulunduğu bir zaman diliminden kesitleri hatırlatacağım.
Elbette “Şu anda böyle bir ortam yok mu sanki” diyenlere de hak veriyorum. Böyle bir ortamda öyle davrananları da çok yakında yazacağımı taahhüt ediyorum. Başlıyorum ve “başlatma şimdi” diyenlere de saygılarımı sunuyorum:
BİR: “Gerekirse, 200.000 kişiyle Yunanistan’a çıkarma yaparız” diyen, ancak görevden alındıktan sonra, “gerektiği halde” 200 kişi toplayamayan, “âlem”e üniversiteyi “dar” eden kişi kimdir?
İKİ: “Biz, yargı kararı verirken Çanakkale’ye de, İnönü’ye de bakarız” diyen, böyle söylediği için Tayyip Erdoğan’a “Keşke Siirt yerine Çanakkale’den aday olsaydım” cümlesini kullanma hakkını sunan yüksek yargı mensubu kimdi?
ÜÇ: Rot-balans ayarı yapıldıktan sonra Sincan’da yürütülen tankların kasko poliçesini yapan şirket “Axa-Oyak” şirketi midir?
DÖRT: Doğru Yol Partisi ile Refah Partisi koalisyonuna güvenoyu vermek için deklarasyon yayımlayan Büyük Birlik Partisi’nin 7 kişilik demokrat üyesinin oylarını kaale almayan Demirel’in, o dönemde partisi bile olmayan bir kişiye başbakanlık görevi verdiği milletvekilinin ismi nedir?
BEŞ: Anahtarı ile ünlü “Kale” şirketi ile “Ankara Kale”sini, zihni berraklığa sahip kişilerin bile kuramayacağı muazzam bir mantık örgüsüyle örtüştürüp, dönemin Ankara Devlet Hastanesi Başhekimi Mehmet Haberal’a “Ankara Kale Anahtarı” diyen Başbakan kimdir?
ALTI: Gazeteci Ali Bayramoğlu “Bazı komutanlar akılsızlıklar yapıyor” deyince, “Atatürk de bir komutandı, sen nasıl olur da Atatürk’e akılsız dersin” diyen “akıllı” komutan kimdir?
YEDİ: 2002 yılındaki Zafer Bayramı kutlamalarında, bir kaymakam sâlâ veren bir müezzin hakkında laikliğe aykırı hareket ettiği iddiasıyla müezzine idari soruşturma başlatmıştı. “Müteveffa”nın vefat gününün Zafer Bayramı’na denk gelmemesi için dua eden kaymakam bu duasıyla laikliğe aykırı hareket etmiş oluyor muydu? İddianamenin yer aldığı kağıtlar Devlet Malzeme Ofisi’nden mi alınmıştı yoksa Kardeşler Kırtasiye’den mi?
SEKİZ: Bir vatandaşın, Nuh Mete Yüksel’e ihbar mektubu yazıp “Şu gazetede Hasan isminde bir yazar örgütsel faaliyet içerisindedir” demesi üzerine Nuh Mete Yüksel’in baskın yapıp ne kadar “Hasan” var ise gözlem altına aldığı kişilerin çalıştığı gazetenin adını vakit kaybetmeksizin söyleyiniz.
DOKUZ: 3 Kasım öncesi, DSP’nin seçim mitinglerinde, “Paramparça” isimli, “hadiseyle mütenasip” şarkıyı seslendiren sanatçının adı nedir?
ON: İnönü Stadı’nın ismini, 1876 darbesinin lideri olan Mithatpaşa Stadı olarak değiştirip 27 Mayıs 1960’ta darbeyle devrilen başbakan kimdir?
ON BİR: 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi, kendine ait gazetede “Şeriatçı Tayyip” manşetinin yer aldığı gün, seçim meydanında aynı kişiye “Allahsız” diyen ve böylece gazetenin genel yayın yönetmenini tekzip eden siyasetçi kimdir?