Böyle soru olmaz ki! Bu tür bir rezaletin altına ne Ak Partili bir isim imza atar, ne de bir MHP'li. Hatta CHP'liler bile yapmaz. Yok TBMM tarihinde bir örneği. PKK'nın siyasi uzantısı olarak görülen ve sürekli olarak Kandil'e militan devşiren HDP'den dahi çıkmadı. Onlar bile bir şehit yakınına böylesine bir hakarette bulunmadı ve bulunamadı.
Ama İyi Partili Lütfü Türkkan, hepimizin gözünün önünde yaptı bunu.
Tepkilerin dalga dalga büyüyüp bütün Türkiye'yi sarmasının sebebi de bu zaten. HDP'liler bile böyle bir konuda son derece dikkatli davranırken, Lütfü Türkkan, hepimizin gözünün içine baka baka sövdü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli işte bu yüzden partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda "Şehidin bacısına küfür etmek, saygısızlıktır, şerefsizliktir, kansızlıktır" dedi.
Peki, Meral Akşener ne yaptı?
Dün dinledim kendisini. Önce olayı yarım ağızla eleştirdi. Ardından da boynu sıkılan, itilip kakılan ve bacısına küfür edilen şehit yakınına "ahlaksız" dedi. Evet, ahlaksız!
Yetmedi, bitmedi, Lütfü Türkkan'ın yaptıklarını mazur göstermek için çırpındı. "Koruma iç güdülerine, sinirlerine hakim olması gerekirdi" dedi. Yaptıklarını bir haklılık zeminine oturtmak için uğraştı. "Hislerine yenik düştü" değerlendirmesini yaptı.
Nedir o hisler? Saldırı ve küfre dönüşen kin, nefret ve düşmanlık!
Nihayetinde, Meclis kürsüsünden O da hakaret ve küfür mahiyetinde ifadeler kullandı:
"Her dükkanın kapısında porno sitesi gezenlere, yavşak yavşak konuşanlara provokasyon yaptırabilirsiniz."
Ne kadar kolay değil mi? Her türlü değeri ayaklar altına al, paspas gibi çiğne. Sıkışınca da yaptıklarını gizlemek için sağa-sola hakaretamiz sözlerle saldır, provokasyon de.
İşte siyasetin geldiği nokta bu!
Bu kadarla da kalmadı. Meral Hanım, partisinin grup toplantısında istismar siyasetinde Kılıçdaroğlu ile yarıştı. Bol bol açlık, sefalet ve yokluk-yoksulluk politikası yaptı. İçine düştüğü sıkıntıyı gölgelemek için ucuz ifadelerle ülkeyi yönetenlere saldırdı.
Ama çok önemli bir noktayı unuttu. Her şeye rağmen savunmak zorunda kaldığı Lütfü Türkkan'ın Ziraat Bankası'ndan aldığı ve ödemediği 36 milyon dolardan hiç bahsetmedi.
Ne demek bu biliyor musunuz? 350 milyon Türk Lirası. 82 milyona bölersek, hepimizin payına yaklaşık 5 lira düşüyor. Üstelik, faiz hesabı yapmadan böyle bir miktar ortaya çıkıyor. Bu da her T.C. vatandaşının sofrasından alınan üç ekmek demek!
İşte bu kişi, daha düne kadar İyi Parti'nin Grup Başkanvekiliydi. Meral Hanım'ın en yakınındaki, en çok itibar ettiği isimdi. Yaşanan onca rezilliğe rağmen, halen korumak için nasıl çırpındığı da ortada. Belli ki bizim görmediğimiz çok önemli özelikleri var.
Ve Meral Akşener milletin gözünün içine baka baka şunları söyledi dün:
"Siyasette erdemi de ahlakı da bizden öğreneceksiniz."
Pes doğrusu. Olur ama bu kadarı olmaz. Pişkinliğin bu kadarına ancak şapka çıkarılır. Sözün bittiği yerdir burası. Ben artık daha fazla bir şey yazmayacağım. Yazılmaz çünkü!