Hayır", "Ne münasebet", "Olur mu öyle şey" türünden inkâr söylemleri devam edip gidiyor...
HDP ile yapılan ittifakı hiçbiri kabul etmiyor. Buna karşılık, HDP'yi yıkama-yağlama, meşrulaştırma faaliyetleri ara vermeden sürüyor.
Oysa her şey ortada: HDP destek vermeseydi, Ankara ve İstanbul belediye seçimleri kazanılabilir miydi? Böyle bir ittifak bulunmasa, aralarındaki eylem ve söylem birliği devem edebilir miydi? Tersi olsa, TBMM çalışmalarında birlikte el kaldırıp, birlikte indirilebilir miydi?
Herkes görüyor, herkes biliyor, ama CHP ve İyi Parti inkâr politikası uyguluyor. Her ikisi de "Evet, öyle" deme cesaretini gösteremiyor.
Neden acaba?
Belli ki yaptıklarından utanıyorlar. O yüzden attıkları adımlara sahip çıkamıyorlar. Çarpıtıp örtülemeyi, milletin gözünü boyamayı tercih ediyorlar.
Utanıyorlar, ama utandıkları eylemleri tekrarlamaktan da vazgeçmiyorlar! HDP ise bunu her fırsatta yüzlerine vuruyor. Sık sık milletin gözünün önünde "Siz böyle yaparsanız görürsünüz" türünden parmak sallıyor.
Hepsi süt dökmüş kedi gibi. Çıt yok.
Yaptıkları etik olmasa da kendi açılarından bir izahı var...
Birincisi, HDP'ye ihtiyaç duyuyorlar. Onsuz bir sonuç alamayacaklarını hesaplıyor ve görüyorlar. O yüzden kırmak, zedelemek ve küstürmek istemiyorlar.
İkincisi de özellikle CHP'nin HDP'nin kapatılması ihtimaline karşı kılı kırk yaran hesapları var.
Durum bu olunca, ucuz bir çadır tiyatrosu devam edip gidiyor...
HDP'ye karşı en hassas olduğu iddia edilen İyi Parti başta olmak üzere, hiçbiri PKK'ya payanda olan, bebek katili Apo'nun heykelini dikmekten bahseden bu yapının gerçek yüzünden bahsedemiyor.
Hem al gülüm-ver gülüm yapıyorlar, hem de içine düştükleri fotoğrafı gölgelemek için her türlü taklayı atıyorlar.
Türkiye'de siyaset, hiç bu kadar kirlenmemişti!
Bu ülkede hiçbir dönem, seçmen bu denli istismar edilmemişti!
Sıkıştıkları zaman hep aynı silaha sarılıyorlar. HDP'nin "yasal bir siyasi parti olduğunu", TBMM'de de temsil edildiğini söylüyorlar.
Doğru bunlar, ama Türkiye'nin başka gerçekleri de var.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianame ortada: Orada belgeleri tek tek sıralanıyor. HDP'nin "yasal siyasi parti" görüntüsü altında, PKK denilen terör oluşumuna nasıl destek verdiği anlatılıyor. İç içe geçmiş yapılardan bahsediliyor.
İddianameyi bir kenara koysak bile Diyarbakır Annelerinin feryatları ortada. Hepsi, HDP'nin evlatlarını nasıl kendilerinden koparıp, PKK'nın kucağına attığını ayrıntıları ile anlatıyor.
Bunların hiçbiri olmasa bile, HDP yöneticilerinin kendi beyanları var. PKK'ya güzellemeler yapıyorlar, terör örgütünü kutsayan açıklamalarda bulunuyorlar.
HDP için "yasal bir siyasi parti" demek, bu gerçeklerin üzerini örter mi? Meclis Başkanlık Divanı'nda temsil edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç teşkil eden eylemlerini aklayabilir mi?
Kimse kusura bakmasın, ama üç-beş oy uğruna ülkenin dibine dinamit koymaya çalışanlarla işbirliği yapan bir muhalefet anlayışı ile karşı karşıyayız. Utanç verici bir durum bu, o yüzden itiraf edemiyorlar.