Kimin çocukları bunlar? Hangi milletin evlatları? Yaşadıklarımıza ve içinde bulunduğumuz fotoğrafa bakınca, "Türkiye'ye aitler" demek çok zor.
Bu ülkede bir büyükelçi krizi yaşandı. Batılılar, ülkemize parmak sallayıp, bizi tehdit etmeye, ayar vermeye kalktılar. Türkiye'nin sert tepkisi ve kararlı tutumu sonunda da geri adım atmak zorunda kaldılar.
ABD'deki Ermeni Lobisi, karalar bağlayıp "Vermeyin Türkiye'ye F-16'ları" diye bağırmaya başladı. Türkiye düşmanlığı ile tanınan Avrupalı Kati Piri, büyükelçilerin "Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine uymayı taahhüt ederiz" demelerini "utanç verici bir görüntü olarak" değerlendirdi. Yunanistan'ın ağzının tadı kaçtı. Dışarıda ne kadar düşman odak varsa aynı noktada birleşti.
Maalesef onlara bizdeki muhalefet de katıldı. Bulundukları yerler "yas evine" döndü. Başta Kılıçdaroğlu, Akşener, belli başlı yayın organları ile sivil toplum örgütleri ve Şirin Payzın gibi "gazeteci" görünümlü kişiler, sahip olamadılar kendilerine. Kullandıkları ifadeler değişik olsa da Kati Piri'den farklı tutum sergilemediler.
Dik duran, bağımsızlığını, hakkını, hukukunu savunan Türkiye, onları da çok rahatsız etti. Tutamadılar ağızlarını veryansın ettiler. Türkiye, Amerika ve Avrupa'ya, kısacası emperyalistlere dokununca, adeta onların canı yandı.
Gerçekten merak ediyorum, kimin çocukları bunlar?
1977 yılında, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü rahmetli Yıldırım Aktuna ile birlikte Yunanistan'a gitmiştik. Sınırdan içeri girerken, indirdiler bizi otobüsten, böcek gibi ilaçladılar. Bu ülkenin bir bakanı ile birlikte hepimizi aşağıladılar.
Yetmedi, Selanik'te bir de taşladılar.
Kötü Yunanistan yaptı bize bunu. Bir iki tepki açıklamasının dışında hiçbir şey yapamadık.
Bugün ise dünyanın en güçlü ülkesi ABD dahil, 10 ülkeye "haddinizi bilin" diyoruz. Dayatmalarına boyun eğmiyor, geri adım attırıyoruz.
Milletin kahir ekseriyeti gurur duyarken, içimizdeki birileri çok rahatsız oluyor. Emperyalistlerin safına geçip, kendi ülkesine atış yapıyor.
İşte o yüzden soruyorum, "Kimin çocukları bunlar, hangi milletin evlatları?" diye!
Biz "bağımsızlık" diyoruz, onur ve istiklalden bahsediyoruz. Onlar, "dolar, ekonomi" diyorlar.
Allah'tan geçmişimizde ve tarihimizde yoktu bunlar. Çanakkale'de, Milli Mücadele'de önümüze çıksalar ne yapardık?
Çanakkale'de "Bir dilim ekmek, bir tas hoşafla savaşılır mı?" deyip, kazan kaldırırlardı. Teslim bayrağını çeker, cepheleri boşaltıp, düşmana teslim ederlerdi.
Milli Mücadele'de Tekalif-i Milliye Kararlarına karşı çıkarlardı. Her evden bir çarık, bir çift çorap ve bir çift iç çamaşırı isteyen Mustafa Kemal'e düşman olurlardı. Hatta yerden yere vurup, söverlerdi bile!
Ne geçmişimizde ne geleneğimizde olmadı bu tipler. Yeni türediler. FETÖ başta olmak üzere bizi içten hançerleyen yapıların hediyesidir bunlar!
Bakın, CHP'den uzaklaştırılan eski Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş ne diyor:
"İçişlerimize karışan 10 büyükelçi değil, 10 devlet. Geri adım atan 10 devlet! Kaybeden, üzülen, ulusalcı olmayan muhalefet ve şürekası."
Manzara bu maalesef!