Batılıların sözüdür bu: Özellikle Talabani ve Barzani için söylenmiştir ve onlara “Ortadoğu’nun dansözleri” derler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti de geçmişte bu isimleri “ülke için tehdit” olarak görmüştür. Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, 1950’li yıllarda devletin gizli raporlarına “Ruslar tarafından yönlendirilen bir koz” sözcükleriyle girmiştir.
Kimdir Mustafa Barzani?..
1903’te Barzan’da doğmuştur. Sovyetler Birliği’nin desteği ve yönlendirmesiyle İran’da Mahabat Kürt Cumhuriyeti’nin kurulmasında görev almıştır. 22 Ocak 1946’da kurulan bu yapı, sadece 11 ay yaşamıştır. İran tarafından yıkılınca da baba Barzani beraberindeki kuvvetlerle birlikte kaçmış ve Sovyetler Birliği’ne iltica etmiştir.
1961’de yeniden ayaklanma başlatmış, ancak başarılı olamamıştır. Sovyetler Birliği’nin ardından Amerika’nın dümen suyuna girmiş, 1975’te ABD’ye kaçmıştır. 1979’da da Washington’da hayatını kaybetmiştir.
Nereden nereye!..
Baba Barzani, önce Ruslarla ve Stalin’le yola çıkmış, komünist fikirlerin savunuculuğunu yapmıştır. Oradan verilen destek kesilince de kendini Sovyetler’in can düşmanı ABD’nin kucağında bulmuştur. Komünizm serüveni bittikten sonra kapitalist Amerika’da hayata gözlerini yummuştur.
Oğlu Mustafa Barzani de benzer bir seyir izlemiştir. İşine kim geliyorsa onunla dans etmiştir. Amerika ve Rusya arasında gidip gelmiştir. Bir ara da Saddam Hüseyin’den kaçıp, canını kurtarmak için Türkiye’nin kapısını çalmıştır.
Bugün de İsrail’in kucağında.
Bölgede zıpçıktı bir devlet olan ve büyük acıların mimarlığını yapan İsrail tarafından açıktan destekleniyor. İsrail, geçmiş ilişkileri ve kullanımlarından yola çıkarak, Kuzey Irak’ta 25 Eylül’deki referandum sonucu kurulması planlanan Kürt Devletini, kendisi için bulunmaz bir müttefik olarak değerlendiriyor.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi bölge devletlerinin tamamı, yapılması planlanan referanduma karşılar. BM “yapmayın” diye uyarıda bulunuyor. İsrail ise Barzani’nin arkasında.
Sadece bu tavır bile, Türkiye’nin yanı başında nasıl bir yapı oluşturulmak istendiğinin göstergesi!
***
Planlamayı Amerika yaptı. Çekiç Güç koruması ile alt yapıyı oluşturdu. İsrail de devam ettiriyor. Küresel güçler, daha önce baba Barzani örneğinde olduğu gibi bölgedeki Kürt unsurları kullanmaya devam ediyor.
Tarih tekerrür ederse eğer…
Her an yüzüstü bırakıp, arkalarını dönebilirler. Zaten Batı’nın huyudur bu. Fransızlar da vaktiyle bu topraklarda Ermenileri tepe tepe kullanmışlar, sonra da yüzüstü bırakıp gitmişlerdi. Bunu ben söylemiyorum; bir Osmanlı Paşası olan Ermeni Bogos Nuğbar, ünlü mektubunda açık açık yazıyor. Fransızların Anadolu’dan çekilmesini “Bizi bırakıp kaçtınız” sözleriyle değerlendiriyor.
O dönemde Ermenilere bağımsız bir devlet vaat edilmişti. Şimdi Kütlerle aynı oyun oynanıyor.
Üstelik, Kuzey Irak’ta nüfus hareketleri gibi insan hakları ihlalleri sergilenerek ve etnik temizlik yapılarak, bir oldu-bitti gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Lozan’da ve 1926 Ankara Antlaşması’nda Türkmen Bölgesi olduğu kabul edilen Kerkük ve çevresi de dahil edilerek oyun tamamlanmak isteniyor.
Ayrıca, Türkmen ve Araplarla birlikte, bölgedeki Kürtlerin bir kısmı da referanduma karşı. İlaveten Barzani’nin atmayı düşündüğü bu adımın hukuki alt yapısı yok. Kısacası, ortada bir hak olmadığı gibi büyük hak ihlalleri var.
***
Türkiye, böyle bir oldu-bittiyi kabul etmemekte kararlı. O yüzden yarın toplanacak Milli Güvenlik Kurulu’nda önemli kararlar alacak.
Dün, bu kararlılık en üst düzeyde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından bir defa daha ortaya konuldu. Bozdağ, bizim de katıldığımız Uluslararası Kültür, Turizm ve Demokrasi Kurultayı’nda Türkiye’nin ne kadar ciddi olduğunu ilan etti. İçinde bulunduğumuz kararlılık ve ciddiyetin bizzat Bekir Bozdağ tarafından dillendirilmesi de çok önemli. Çünkü Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yozgatlı olduğuna bakmayın, Bekir Bey Kürt’tür” dediği bir isim.
Bozdağ aynen şöyle dedi:
“Barzani ateşle oynuyor. Bu ateş kendisini de Kürtleri de yakar. Bu karardan vazgeçmeli. Başka bir çözüm yoktur.”
Daha ne desin Türkiye? Bundan daha net bir uyarı olur mu?