Bakın, benim iddiam değil bu; “FETÖ’cüler Abimi de Kandırmışlar” yazılı pankartın arkasında fotoğraf çektiren kişi Cemal Kılıçdaroğlu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öz kardeşi. Hani Kemal Bey, yıllar önce “onurlu” bir kişi olarak kamuoyuna sunmuş ve alnından öpmüştü ya… İşte o Cemal Kılıçdaroğlu, şimdi Kemal Bey’in “FETÖ’cüler tarafından kandırıldığını” iddia ediyor.
Yetmiyor, tepki gösteriyor…
Bu da yetmiyor, tepkisini beraberindeki 30 kişi ile birlikte yürüyüş yaparak ortaya koyuyor. Ağabeyinden CHP içindeki FETÖ’cüleri temizlemesini istiyor.
Cemal Kılıçdaroğlu, acaba ne kadar haklı? FETÖ’cüler, gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu’nu kandırmış olabilirler mi?
İşte buna hiç ihtimal vermiyorum.
2010 Yılı’nda CHP’ye Genel Başkan olan ve o günden bu yana sergilediği bütün başarısızlığa rağmen, üstün bir yetenekle görevde kalmayı başarabilen Kemal Bey’de kanacak göz var mı hiç?
Eğer ortada bir ilişki varsa… Bu başka bir sebebe dayanıyordur!
***
Tabi, Cemal Kılıçdaroğlu’na hak vermiyor da değilim. Söz konusu olan öz ağabeyi, kanından, canından olan bir kişi!
Elbette mevcut durumu yumuşatacak sözlere ihtiyacı var. Büyük ihtimalle o yüzden “FETÖ’cüler Abimi de kandırmışlar” ifadesini kullanmayı uygun buldu. Ağabeyinin karşısına geçip, “Hayrola, bu FETÖ’cülerle ne işin var senin?” demesi beklenemezdi elbette.
Bence, bu kadarı bile yeter.
Sadece O değil ki tepki gösteren. CHP içindeki FETÖ tartışması, yıllardır devam edip gidiyor. Ayrıca, parti içinde yönetimi eleştirenler, kendilerini Cemal Kılıçdaroğlu gibi kelimeleri seçerek kullanma mecburiyetinde görmüyorlar. Onlar, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu açık ve net ifadelerle suçluyorlar. Gelenekten gelen CHP’lilerin tamamına yakını CHP-FETÖ ilişkileri konusunda oldukça tepkili.
***
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Genel Başkanlık Koltuğu’na nasıl oturdu?
Kasetle oturdu!
Bu kaset organizasyonlarını kimlerin yaptığı, artık ortaya çıkmış durumda. FETÖ’nün kaset sevdasına yönelik olarak sürekli yeni itiraflar yapılıyor. Ayrıca, hazırlanan iddianamelerde, FETÖ’nün kaset operasyonlarına ilişkin ciddi iddialara yer veriliyor.
Durum bu olduğuna göre, gelinen noktada Baykal’a yönelik kaset operasyonunun arkasında FETÖ parmağı olup olmadığını ciddi olarak sorgulamak lazım. Yetmez, üstüne bir de MHP’ye yönelik kaset operasyonunu koymak gerekli.
Ardından da şu soruyu sormak şart:
-Bu kaset operasyonlarının hedefi neydi?
Devam edelim isterseniz…
FETÖ denilen bu örgüt, 1 Kasım seçimlerinden önce hangi partileri destekledi? Bu destek için onlardan neler talep etti? Kim, nerede ve kimlerle görüştü?
Benim bazı bilgilerim var. Ama yetmez, bunlar netleştirilmeli ve tamamını kamuoyu da bilmeli.
***
Devam edelim isterseniz…
FETÖ soruşturması kapsamında İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden alınan Doç. Dr. Fatih Gürsu’nun Kılıçdaroğlu’nun danışmanı olması da bir “kandırılma” sonucu mu?
Kemal Bey, Prof. Dr. İştar Gözaydın’ı CHP Parti Meclisi’ne seçtirmek için anahtar listesine alırken, O’nun Abant Platformu’nun açılışını yapan ve FETÖ ile ilişkisi bulunan bir isim olduğunu bilmiyor muydu?
Kılıçdaroğlu, Kanun Hükmünde Kararname ile FETÖ ile ilişkileri sebebiyle üniversitelerdeki görevlerinden alınan Doç. Alper Keten ve Prof. Ahmet Caner Yenidünya’yı, neden CHP’nin Parti Meclisi’ne taşıdı? Onları Bilim Platformu listesine alıp, CHP delegesinden çizik yemelerini önlemeye çalışmasının altında yatan gerçek neydi?
Diyelim ki o günlerde bu isimler hakkında yeterli bilgisi yoktu. Farz edelim, kardeşi Cemal Kılıçdaroğlu’nun tespitleri doğru, Kemal Bey kandırıldı. İyi, güzel de KHK ile üniversitelerdeki görevlerinden alındıktan sonra da neden bu isimleri CHP PM’de tutuyor? Parti içindeki tepkilere rağmen, niçin halen direniyor?
Özel Kalem Müdürü ile ilgili iddialar dahil, CHP ve FETÖ ilişkilerine ilişkin daha onlarca örnek verebilirim. Kardeşi Cemal Kılıçdaroğlu, “Ağabeyinin kandırıldığını” söyleyebilir. Ama, ben konunun “kanma” ve “kandırılma” kelimeleri ile izah edilemeyecek kadar derin olduğunu düşünüyorum! Haksız mıyım?