2014’ün bu ilk gününde yıllar öncesine uzanmak istedim. Allah rahmet eylesin, geçmişte Türkiye’de bir “Karaoğlan” vardı. Haşhaş meselesinde ülke menfaatlerinden yana tavır alıp ABD’ye kafa tutmuştu.
O yüzden destanlaşmıştı!
Çocukluğumda, sırf bu yüzden “Ecevit’e canım feda” diyen çok insanla karşılaştım.
Bugün ise gündemde onlarca “haşhaş meselesi” var. Bir başka ifadeyle Türkiye, yine kendi menfaatlerini savunuyor, tabiri caizse bir defa daha ABD’ye kafa tutuyor.
İsterseniz tek tek sayalım...
1) İran’la Yakın İlişkiler: ABD’nin, İran’ı bitirmek istediği dönemde biz tam destek verdik. İran’a uygulanacak yaptırımlar BM’de oylanırken, “hayır” diyen tek NATO üyesi ülke biziz. Üstelik o dönemde BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesiydik.
2010-2013 yılları arasında İran’la tam 8 milyar dolarlık altın ticareti yaptık. Bu, orta ölçekli bir AB ülkesinin bütçesi kadar!
Yetmedi, bitmedi; ABD’nin İran’ı bitirmek istediği bir dönemde askeri işbirliği içine girdik. Kandil’i birlikte bombaladık. Amerika’yı çıldırttık.
İyi de yaptık, biz kazandık!
2) Irak Petrollerinin Parası: Irak Hükümeti ve Kuzey Irak’taki Bölgesel Yönetim’le enerji işbirliğine gittik. Tarafları, elde edilecek dolarların bir Türk bankasında toplanması konusunda ikna ettik. ABD, “olmaz” diye ayağa kalktı. Sonra, Halkbank itibarsızlaştırıldı. Devreye Amerikan bankaları sokuldu.
3) Mısır Politikası: İzlediğimiz Mısır politikasıyla ABD dahil, pek çok Batı ülkesinin huzurunu kaçırdık.
4) Verilmeyen Firkateynler: ABD, bize iki adet firkateyn hibe edecekti. Anlaşma yapıldı, protokoller imzalandı. Sonra kadük oldu. 2013 Yılı’nda verilmesi gereken firkateynler bir türlü gelmedi.
Biz de “vermezseniz vermeyin” dedik. Kendi gemilerimizi üretip suya indirdik. Milli uçak gemimizi yapmak için de gereken adımları attık.
5) Filistin Politikası: Filistin’de mazlumdan yana tavır koyduk. Hamas’la ilişki kurarak ABD ve İsrail’i çileden çıkarttık.
6) Rusya ile İlişkiler: İzlediğimiz dış politikayı tek eksenli olmaktan kurtardık. Rusya ile yakın ilişkiler kurup birlikte büyük projelerin altına imza attık. Erdoğan ve Putin, Moskova ile Ankara’yı komşu kapısı haline getirdi.
7) Çin Füzeleri: Türkiye’yi savunma sanayinde Batı’ya bağımlı olmaktan çıkardık. Bir başka ifadeyle sömürülmekten kurtardık. Çin, onların teklif ettiğinden çok daha iyi şartları önümüze koydu. Biz de altına imza attık.
Ve diğerleri...
“Usta” lakaplı Erdoğan, “Karaoğlan” lakaplı Ecevit’e rahmet okutacak adımlar attı. Erdoğan’ın yaptıkları yanında Ecevit’inkilerin esamisi bile okunmaz. Ama aynı destan O’nun için yazılmadı.
İlginçtir, dün dağa taşa “Karaoğlan” yazanlar, bugün “Usta” için “gitsin” diyorlar. Karşısında kurulan cephede boy gösteriyorlar.
- - -
Diyelim ki Erdoğan gitti...
Farz edelim ki mevcut Hükümet, kurulan kumpaslar ve zorlamalar sonucu yerini yeni bir iktidara devretti.
Ne olacak?
Tıpkı, 12 Eylül Darbesi sonucu yaşananlar tekrarlanacak. ABD dikensiz bir gül bahçesi oluşturacak. Bu ülkede dilediği gibi at koşturacak.
Zaten, Erdoğan sonrası iktidara talip olanlar da “hayır” demiyorlar. Yaptıkları açıklamalara bakılırsa, hepsi göreve hazır!
İşte o zaman Türkiye’de hiçbir şey bugünkü gibi olmayacak. ABD’nin İran politikasına boyun eğilecek. Irak petrolleri konusunda geri adımlar atılacak. Rusya’dan ve Çin’den uzaklaşılacak. Büyük bir ihtimalle milli savunma sanayi hedefinden çark edilecek. En önemlisi de İsrail’le Türkiye arasında bahar yelleri esecek.
Artık bu ülke Rumların petrol aramaları yapmasını engellemek için Kıbrıs açıklarına firkateynlerini göndermeyecek.
Acaba, bu mu isteniyor? İsteniyorsa devam o zaman... Söyleyeceğim tek laf yok!
Hepinize iyi seneler. Dilerim 2014 ülkemiz için hayırlı bir yıl olur.