Soru güzel. Ama cevaplar garip mi garip!
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM’de “Aranızda kafasında silah varken ‘hayır’ diyebilecek kaç kişi vardır? Hanginiz bunu yapabilirsiniz?” diye sordu. “Aslanlardan” cevaplar yağdı… “Ben yapardım” diyen olmadı, ama Mustafa Kemal’den örnekler verenler bile çıktı. Atatürk’ün, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” dediğinde, saldırıp bir daha dönmeyen aslanları anlatanlara dahi rastladık. Hep birlikte Hulusi Akar’a askerlik ve cesaret dersi vermek için sıraya girdiler.
Kim mi bunlar?
Sosyal medyada bir iki satırlık yorumlardan anlamlar çıkarıp, “Hedef gösteriliyorum, ölümle tehdit ediliyorum” diyerek savcılıklara koşan sahte kabadayılar! Daha düne kadar sınır ötesi operasyonlara “Ama şehit veriyoruz” diye karşı duranlar. Zaman zaman da bu ülkede darbe yapmaya teşebbüs eden FETÖ’cülerle kol kola yürüyenler…
Bırakın “hayır” demeyi, kafalarına silah dayansa dili tutulup gözleri kararacak olanlar, aslan kesildiler. Günlerdir ucuz kahramanlık nutukları atıyorlar karşımızda.
***
İpe sapa gelmez o kadar çok değerlendirme var ki… Neymiş; Hulusi Akar niçin direnmemiş, neden kafasına silah dayayanlarla mücadele etmemiş? Boru değil bahsettikleri, silah! Yine de bunları dile getirebiliyorlar. Akar’a kısaca “Sen niye ölmedin? Ölseydin orada” diyorlar.
Bunları bir başkası söylese belki çok garipsemeyeceğim, ama onlar dillendiriyorlar.
Kim mi onlar?..
İşlerine geldiğinde FETÖ ile kol kola yürüyenler. Çoğu zaman FETÖ’cülerin Türkiye’ye yönelik atışlarına destek verenler. Sık sık yolları kesişenler ve aynı noktada buluşanlar. Pek çok konuda onlarla aynı fotoğraf karesi içinde görülmekte sakınca görmeyenler.
Şaka gibi değil mi?..
Bugün de Hulusi Akar’a “Keşke kafanda silah varken ölseydin” anlamına gelecek ifadelerle saldırıyorlar. Hayatında böyle bir olayla karşılaşmamış, karşılaşması da mümkün olmayan insanlar, kafasına silah dayanmış bir insanın nasıl davranması gerektiği konusunda ahkâm kesip, akıl verebiliyorlar!
Kendi kafalarına silah dayayıp, “Hadi diren bakalım nasıl direneceksen” demek mümkün olmadığı için… Atış serbest. Bol keseden sallamaya devam edebiliyorlar…
***
Tartışmayı, Hulusi Akar için söylediği sözlerle CHP’nin TBMM Grup Başkan Vekili Özgür Özel başlattı ve dalga dalga yayıldı…
Acaba 15 Temmuz gecesi Özgür Özel Genelkurmay Başkanlığı görevinde olsaydı?..
Kendisi derdest edilip götürülseydi?..
Çevresini silahlı insanlar sarsaydı?..
Acaba o gece Akar’ın değil de Özel’in kafasına silah dayanmış olsaydı?..
Ne yapardı acaba, kendisine uzatılan metni imzalar mıydı, imzalamaz mıydı? Onlara “hayır” der miydi, demez miydi?..
Zor değil bu soruya cevap vermek. Sadece Özel’in bu güne kadar sergilediği tavra bakıp, cevap verilebilir. Ayrıca önümüzde CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir örnek var. Direndi mi Kemal Bey 15 Temmuz’a? Bir açıklama yapıp, CHP’lilere “direnin” çağrısı yaptı mı? Onlardan tankların önüne çıkmalarını istedi mi?
Yapmadı, tankların arasından sıvışıp televizyon karşısında çayını yudumlayarak gelişmeleri takip etmeyi tercih etti.
Özgür Özel de Kılıçdaroğlu’nun Grup Başkan Vekili olduğuna göre… Herhalde Genel Başkanının izlediği yolu tercih eder, farklı davranmazdı.
***
Sıkıntı ne biliyor musunuz bizim ülkemizde?..
FETÖ’nün “cemaat” olarak anıldığı ve dindar rolü oynadığı dönemde bizim sol kesim ona düşmandı.
Ne zaman ki, CIA destekli 15 Temmuz darbe teşebbüsü oldu, hepsinde bir FETÖ aşkı oluştu. Pek çok yerde el ele- kol kola görüntü vermeye başladılar. Birlikte saldırıp, birlikte ricat ettiler.
Bence boş laflara değil, son dönemde sıkça yaşadığımız bu görüntüye bakıp karar vermek lazım. Artık gelinen noktada kimsenin kafasına silah dayamaya gerek yok. Yeterince FETÖ gönüllüsü var zaten!