Gezi Olayları ile fitil ateşlendi, 17-25 Aralık’la “öldürücü darbe” vurulmaya çalışıldı ve ardından çeşitli taarruzlar gerçekleştirildi. Kıyasıya mücadele bugün de devam ediyor. Hem içte, hem de dışta milli ve gayri milli güçler karşı karşıya…
Karşı cephe öylesine geniş ki… Pensilvanya’dan başlıyor, Moskova’yı, çeşitli Avrupa başkentlerini içine alıyor. Şam’dan, Afrika’ya kadar uzayıp gidiyor…
Gayri milli güçlerin içinde ne ararsan var. Başta FETÖ olmak üzere DHKP-C, PKK, Kandil ve HDP gibi yapılarla beraber, DAEŞ’e kadar uzanıyor. BBC, Times ve CNN gibi bazı Batılı yayın organları tarafından destekleniyor. Pek çok başkent tarafından öyle ya da böyle sırtı sıvazlanıyor.
Kimi zaman bizdeki muhalefet de fotoğrafın içine giriyor. Bunlara, lojistik katkıyla beraber, ateş desteği bile sağlıyor. Belli başlı muhalefet kesimleri ise gırtlağına kadar gayri milli ittifakın içinde.
Milli ve yerli cepheyi ise Erdoğan, Davutoğlu, Hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri temsil ediyor.
İster kabul edin, ister etmeyin… Şu anda içinde bulunduğumuz fotoğraf bu! Milli ve gayri milli güçler uzun süredir bu topraklar üzerinde savaş halinde!
* * *
Gayri milli cephenin öncülerinden BBC, 30 Kasım’da Afrika’ya “Türkiye Profili” başlığı adı altında bir radyo yayını yaptı. Aslında buna karalama amaçlı bir saldırı demek de mümkün. İftiranın her türünden örnekler verildi…
Türkiye, bir “İslam Devleti” olarak gösterildi.
Yetmedi, DAEŞ’le kol kola veren, bu terör örgütünü destekleyen, koruyan ve kollayan bir Türkiye profili çizildi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İslami politikalar uygulayan bir devlet adamı olduğu” iddiasında bulunuldu.
“İslami politikaların TSK’yı bile esir aldığından” bahsedildi.
Türkiye, “Kürtlerin haklarını vermeyen”, “Kürtleri katleden” ve “demokrasiyi rafa kaldıran” bir ülke olarak gösterilmeye çalışıldı.
En önemlisi de artık Türkiye’nin Atatürk’ün koyduğu ilkelerden uzaklaşan bir ülke olduğu iddia edilerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batının kendisine yaptığı uyarıları dinlememekle” suçlandı.
Yalan yanlış, iftira boyutundaki bir takım bilgilerle Türkiye, Afrika’da da vurulmaya çalışıldı. Özellikle de “Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle ve planlarıyla yükselebilsin” diyen ve Batı’ya baş kaldıran Atatürk bile olduğundan farklı bir kişilik olarak gösterilmeye çalışıldı!
* * *
Gayri milli yapı, TRT’nin, Uganda, Ruanda, Brundi, Tanzanya, Nijerya, Nijer, Gana, Kamerun ve Çad’a internet ve radyo yayını yapan Swahili ve Hausa masalarını da hedef aldı. TRT Afrika Masası’nın Rusların Suriye’de gerçekleştirdiği sivillere yönelik katliamları duyurmasıyla birlikte Paralel Çete harekete geçti…
“Yalan, yalan, yalan” mailleri atıldı.
“Suriyeliler Allah’a sığındılar, sizin gibi zalimlere ihtiyaçları yok” ifadeleriyle saldırı başlatıldı.
Rusların, Suriye’ye giderken vurduğu yardım TIR’larının “DAEŞ’e giden silahlarla yüklü olduğu” iftiraları atıldı.
Kısacası, gayri milli ittifak, Afrika’da da Türkiye’nin karşısına çıktı. Sömürgeci güçlerle işbirliği yaparak, BBC yayınlarına sırtını dayayıp, Türkiye’ye saldırdı. Türkiye’nin Afrika açılımının önünü kesmek için o bölgede de algı operasyonları hızlandırıldı.
* * *
Bu ittifakın dış ayağına hiçbir diyeceğim yok. Normaldir, büyüyen, gelişen, bölgesinde söz sahibi olan bir Türkiye istemiyorlar. Dün ne yaptılarsa bugün de onu sergiliyorlar. Tarih tekerrür ediyor. Tarihinden habersiz çevrelerin şaşkınlık, düşmanlık ve akıllarının önüne geçen hırslarını kullanarak Atatürk’ün dediği gibi “Türkiye’yi avlamaya” çalışıyorlar.
Peki ya bizimkiler, onlar ne yapıyor?
Mesela Merkel’e mektup yazıp “Erdoğan diktatördür, Türkiye’ye gelme” diyenler… Ya da sırf Erdoğan düşmanlığı yüzünden gerçek bir diktatör olan Putin’in bayrağını sallayanlar… Kucağımızda oturup, sakalımızı yolanlar…
Şekilden şekle girip, kendi ülkelerinin, Türkiye’nin önüne dikiliyorlar. Asıl onları çok iyi incelemek lazım!