Mütalaa, 221 sayfa. Ek delil klasörü ile birlikte 300’ü aşıyor. Okuyan herkesin üzerinde birleşeceği şekilde, büyük ve güçlü bir organizasyon sonucu gerçekleştirilen toplu cinayete işaret ediyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Muhsin Yazıcıoğlu davası hakkında hazırladığı Esas Hakkındaki Mütalaadan bahsediyorum. Aradan 12 seneden uzun bir zaman geçmesine rağmen, halen pek çok önemli nokta açıklığa kavuşabilmiş değil. Öyle görülüyor ki, o günlerde ahtapot gibi kolları dört bir yanı saran devlet içindeki Fethullahçı yapı iyi çalışmış. Ortaya koyduğu engellemelerle olayın aydınlanmasını engellemiş.
Neden?
Çünkü Yazıcıoğlu Suikastı’nı planlayan ve gerçekleştirenler kendileri. Bakın F. Gülen denilen adamın o günlerde yaptığı konuşmalara: Memnuniyetini ifade ediyor, üstü kapalı da olsa cinayeti itiraf ediyor.
Esas hakkındaki mütalaa, çok önemli tespitlerle dolu… Ancak, benim dikkatimi çeken iki temel nokta var:
1)Helikopterin başka bir hava aracının etkisi ile düşürülüp düşürülmediği, halen ortaya çıkarılabilmiş değil.
2)Helikopterin içinde bulunanların kanlarında tespit edilen yüksek karbon monoksit miktarının izahı yok.
O gün, o bölgede ve o saatte Silahlı Kuvvetler’e ait uçuşlar söz konusu. Ancak, 5 dakikalık bölümü görülemiyor, karartılmış. Tesadüfe bakın ki, bulunamayan, olmayan, karartılan radar görüntüsü tam da helikopterin dağa çarptığı anlara denk geliyor!
“Radar görüntüsü yoksa uçakların kaydettiği uçuş bilgilerini gönderin” deniliyor. Ancak, 12 yıldır ne gelen var, ne giden…
Buna karşılık, bölge köylülerinin verdiği ifadeler bulunuyor. Helikopterin dağa çakıldığı olayda Kurucaova, Tekir Alaçayır, Höbek Dağı, Ahmetçik, Saraycık, Kınıkkoz, Aslanbey Çiftliği, Andırdın, Yeniyapan, Düzbağ ve çevredeki diğer bazı köylerden, patlama ihbarları yapılmış. Patlama için de “Çok şiddetli, deprem gibi, evler sarsıldı” ifadeleri kullanılmış.
Bu ses, küçücük bir helikopterin dağa çarpmasından çıkmayacağına göre, ses hızını aşan ve heliktopteri türbülansa sokan uçakların sesi! 15 Temmuz Darbe Girişiminden hatırlıyoruz biz bu sonik patlamaları.
Şimdi gelelim olayın ardından yapılan otopsi sonuçlarına…
Helikopterin içinde bulunanların tamamının kanında yüksek oranda karbon monoksit bulunuyor. Olayın ardından meydana gelen bir yangın ve patlama olmadığına göre, yok bunun bir izahı. Belli ki olay yaşanmadan önce kokpite gaz sızdırılmış.
Şu organizasyona bakın:
Helikopterin çevresinde uçaklarla türbülans oluşturuluyor. Helikopter pilotu ve içeridekiler, reflekslerini kaybetmeleri ve hava akımına yenik düşmeleri için gazla zehirleniyor. Yetmiyor, olayın ardından yaşadığımız “arama-kurtarma rezaletine” bakılırsa, suikastın sonucu tamamen sağlama alınmaya çalışılıyor!
Belli, açıkça görülüyor, bu bir FETÖ operasyonu. Pek çok noktada karartmalar olsa da eldeki bütün veriler bunu gösteriyor.
“Neden?” ve “niçin?” sorularının cevaplarına gelince…
Muhsin Yazıcıoğlu, bu ülkenin insanıydı. Yerliydi, milliydi ve inançlı bir Müslümandı. Yetmez mi?