Atilla İlhan, “Bu ülkede yüzde 10’luk bir hain kontenjanı var” dediğinde, abarttığını düşünmüştüm. Ancak, yaşadığımız gelişmelerin ardından açıkçası hak vermeye başladım kendisine.
Belki, eskiden bu kadar pervasız olmadıkları, faaliyetlerini gizli-saklı yaptıkları için pek dikkatimizi çekmiyorlardı. Şimdilerde ortalığa döküldüler. Gözümüzün içine baka baka açıktan icra-i faaliyet eyliyorlar.
Kimi “evet” diyor:
-Türkiye, Rusya’dan özür dilemeli.
Kimisi, Putin güzellemesi yapıyor. “KGB’de yetişmiş” diye yazıyor:
-Putin, işin başında olduğu müddetçe, Rusya ile baş etmek zordur.
Hep birlikte el ele vermişler. Rusya’nın düzenlediği algı operasyonlarının peşinde koşuyorlar. Bizde, sırf Rus iddialarını desteklemek için yayın yapan gazeteler bile var artık.
Ahlaksızlık diz boyu…
Öylesine pervasızlaştılar ki, Türkiye’yi hançerleyebilmek için katliam destekçiliği dahi yapıyorlar. Ellerinin kana bulaşmasına aldırış etmiyorlar. Putin, masum sivilleri vuruyor; sınırımızdaki soydaşlarımızı katlediyor; insanları açlığa ve sefalete mahkûm etmek amacıyla yardım TIR’ları ile ekmek fırınlarına saldırıyor…
Bunlar vahşete gözlerini kapatıp, kendi ülkelerini suçluyorlar.
Teşhir etmek, susmamak ve üzerlerine gitmek lazım bunların. Sadece ülkelerine ihanet etmekle kalmıyorlar, Rusların yanı başımızda işlediği insanlık suçuna da destek oluyorlar.
Evet hainler. İhanetleri çok açık. Üstelik, insani değerlerini de kaybetmişler.
Atilla İlhan o kadar haklıymış ki!
* * *
İçlerinde her türden insan var. Kin ve nefret duyguları yönlendiriyor bütün benliklerini. Öylesine bu duygularla dolmuşlar ki, yapabileceklerinin sınırı yok!
Cehalet ise diz boyu…
Kimi zaman Amerikan, kimi zaman da Rus emperyalizmini destekliyorlar. Mesela “Ruslar binlerce kilometre öteden niye geldi buraya, ne yapmak istiyorlar?” sorusunun cevabını hiç sorgulamıyorlar. Türkiye ise, tarihi bağları, soydaşları bulunan burnunun dibindeki bölge ile ilgili tek kelime etse, saldırıya geçiyorlar:
-Bize ne Suriye’den.
Bazen de “Ama eskiden Esad’la can ciğer kuzu sarmasıydık, bugün niye düşman olduk?” gibi saçma sapan sözler ediyorlar. “O zaman ülkemin çıkarı onu, bugün de bunu gerektiriyor” deseniz de anlayabilecek gibi değiller. Diplomasi ve milletlerarası ilişkilerde daimi dostluklar ve düşmanlar olmayacağını düşünemeyecek kadar cahiller.
Alabildiğine ezik ve kişiliksizler…
Aynı zamanda da son derece ufuksuzlar. Onlara göre, Türkiye hariç, herkesin milli çıkarları olabilir.
Bir garip ve anlaşılmaz ruh hali içindeler!
* * *
Rusya, Ermenistan’ı eline geçirmiş, Türkiye ve Dünya ile ilişkilerini kilitlemiş, üzerinde oturuyor.
Abhazya ve Osetya’yı ilhak etmiş, dilediği gibi davranıyor.
Kırım’da at koşturuyor, Ukrayna’yı ezmeye çalışıyor.
NATO’ya bile kimin girip girmeyeceği konusunda belirleyici ve yönlendirici olmaya çalışıyor.
Suriye’yi dilediği gibi dizayn etmek için askeri operasyonlar düzenliyor. Bu arada bize de kafa tutup, “Sen kimsin, hava sınırını istediğim gibi ihlal ederim” mesajları veriyor. Üstüne tehditler savuruyor.
Bunlar, hiç birini görmedikleri gibi, bu ülkenin onurunu koruyanlara yaylım ateşi açıyor.
Şimdi kimse kusura bakmasın. Ne akıl, ne mantık ne de herhangi bir insani değerle izah edilemez bir durum var ortada. Saflık ve cehaletin bu boyutlara ulaşması da mümkün olmadığına göre…
Bunun adı düpedüz ihanet!
* * *
Susulmamalı, anlayış gösterilmemeli, üzerlerine üzerlerine gitmeli bunların…
Kamuoyuna teşhir edilmeliler. İplikleri pazara çıkarılmalı. Rezillikleri de her fırsatta yüzlerine vurulmalı.
Yok başka çare…
Bu ülkedeki milli güçler, işi ihanete kadar götüren, çocuklarımızın geleceğini karartmaya çalışan gayri milli çevreler kadar cesur olmalı.