Ben de gazetelerden okudum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara Temsilcileri ile bir araya gelmiş.
Şimdi doğal olarak sorabilirsiniz, "Sen Ankara Temsilcisi değil misin?" diye. Öyle ama Kemal Bey bunu kabul etmiyor. Sadece beni değil, kafasına uymayan ne kadar temsilci varsa davet etmemiş. Toplamış etrafına belli isimleri. Kendileri çalıp, kendileri oynamışlar...
Benim açımdan hiç dert değil. Ama kendisi açısından çok büyük bir problem ve çelişki bu: Bir yandan bağırıp çağıracaksınız, Sözcü Gazetesi'ni bile Külliye'ye davet edenler için "İktidar medyayı kategorilere ayırıyor" diyeceksiniz. Diğer taraftan bunu yapacaksınız.
Üstelik muhalefette iken!
Allah korusun, bir de iktidar olsanız, pek çok basın-yayın organına yaşama hakkı vermezsiniz siz.
Şimdi gelelim söylediklerine...
Kemal Bey meydanı boş bulunca esip gürlemiş. "Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonları dinleniyor" demiş. Dikkat edin, biri ikisi değil, bütün belediye başkanlarının telefonları dinleniyormuş!
Nasıl olsa meydan boş, salla gitsin. Sanırım, "Nereden çıktı bu?", "Size kim söyledi?", "Belgesi var mı elinizde?" diye soran yok.
Hızını alamayıp, başka iddialarda da bulunmuş:
-Belediyeler için özel masa kurdular. Bütün alınan elemanlara bakıyorlar...
Sanırım, İBB'deki terör soruşturması üzerine düşünüp "olsa olsa" metodunu kullanarak böyle bir çıkarım yapmış. Sonuçta oradaki durumu örtülü de olsa kabul etmiş.
Sonra durumu toparlamak için makas değiştirmiş. "İktidarda kalmak için söyleyemeyecekleri yalan, atamayacakları iftira yok" ifadelerini kullanmış.
Yine kimse çıkıp, "Kemal Bey, madem öyle niye onlara değil de size tazminat cezaları yağıyor?" dememiş.
Bunu görünce, daha fazla gaza basıp İBB'deki terör teftişini "hazım sorununa" bağlamış. "Gündemi değiştirmek için uğraşıyorlar. Hazmedemedikleri için saldırıyorlar" demiş..
Bakın bunda kısmen doğruluk payı var. Hazmedilecek, sineye çekişecek iş mi bu? Bütün İstanbul'un, İstanbul'da yaşayanların güvenliği ve hayatı söz konusu. Bırakan Türkiye'yi, dünyanın hiçbir medeni ve demokrat ülkesi hazmetmez, edemez. Nerede olsa gereği yapılır. Terör bir insanlık suçu, terörist de insanlık suçlusudur çünkü!
Bir ifadesi var ki, inanın çok güldüm:
Kemal Bey, Erdoğan'a "hodri meydan" demiş. Aynen şunları söylemiş:
"Yüreği varsa çıksın televizyonda karşıma. İlk 10 dakikada dağıtırım O'nu. Bütün sinirlerini bozarım."
Zurnanın "zırt" dediği yer burası zaten. Gerçekten de Kılıçdaroğlu sinir bozmakta çok mahir. Bu konuda kimse eline su dökemez. Sabah söylediği akşamkini tutmuyor. Aynı konuşma içinde bile dengeyi sağlayamayıp, çelişkiler içinde kıvranıyor. Olmazsa eksiğini el-kol hareketleri ile tamamlıyor.
O yüzden, bir yandan "İyi ki davet etmemiş" bizi diyorum. Öbür taraftan da kendi açısından büyük bir yanlışın altına imza attığını düşünüyorum!
Orada olsaydık, sözlerine dikkat ederdi. Frene basmak zorunda kalır, sanırım bu kadar rahat atıp-tutamazdı.
Bizi, bir ıstıraptan kurtardı. Sinirlerimiz sağlam kaldı. Ama kendini bayağı bir sıkıntıya soktu.