Özellikle 1980 öncesi Marksist-Leninist silahlı sol örgüt militanları mahkemelerde hep aynı şovları yaparlardı. Sanık sandalyesine çıktıklarında bağırmaya başlarlardı:
-Sizin mahkemeleriniz bizi yargılayamaz. Sizin mahkemeleriniz bize ceza kesemez. Biz ancak halka hesap veririz.
Sözde hepsi Amerikan düşmanıydı bunların. Sokaklarda bildiriler dağıtırlardı. Onların tamamı da Amerikan emperyalizmine küfürler ederek başlar, küfürlerle biterdi. En çok da 6. Filo’yu denize dökmekle övünürlerdi. Karşılarındaki hemen herkesi “Amerikan uşağı” olmakla suçlarlardı.
Zaman içinde bir şeyler oldu bunlara…
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından dengelerini kaybettiler. Bir oraya, bir buraya yalpalamaya başladılar. Yeni bir Kıble aradılar kendilerine. Nihayet Washington’da karar kıldılar.
Bir kısmı örtülü, bir kısmı da açık Amerikancı oldular!
***
Açık açık söylüyorum: Bu bir dibe vuruştur. Bu, sol adına kelimenin tam anlamıyla bir zillettir.
Daha düne kadar Türkiye’de “Sizin mahkemeleriniz bizi yargılayamaz” diyenler, kendi deyimleriyle “emperyalist” ABD mahkemesine teslim oldular. Oradan medet umar hale geldiler. Attığı adımlarla dünyanın dört bir köşesini kana bulayan Amerika’nın, Türkiye’ye adalet getireceğini savunmaya başladılar!
Yazık, çok yazık. Onursuzluğun zirvesine tırmanmış durumdalar.
Yıllar boyunca o “emperyalist” diye yerden yere vurdukları Amerika, kafasına göre kurallar icat ediyor. Kendisini küresel bir hukuk otoritesi yerine koyuyor. Yetmiyor, dünyanın jandarması gibi davranıyor.
Bunlarda çıt yok…
Tepki göstermeleri beklenirken alkış tutuyorlar.
***
CHP, sözde “solcu” bir parti! Zinhar ben söylemiyorum, kendileri öyle diyorlar. Başındaki Genel Başkan sıfatlı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’ye haklılık veren açıklamalarda bulunuyor. Yetmiyor, bir de içeriden onlar adına ateş ediyor.
Şimdi nasıl aramayız bir Bülent Ecevit ya da Deniz Baykal’ı? Belki onların da eleştirilecek tarafları vardı. Ancak, hiçbir zaman Amerika karşısında böyle bir tutum içine girmediler. Hiç görmedik onların emperyalizme böylesine teslim olduklarını.
ABD’ye karşı verdiği mücadeleleri düşününce, özellikle Ecevit yaşasaydı bugün kahrolurdu bu tutum karşısında.
Ecevit de Baykal da Amerika’yı eleştirirdi sıkça. ABD’nin küresel eşkıyalığına teslim olmazlardı. Peki, gördünüz mü Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar Amerika’ya tek kelime ettiğini?
Bence, Kılıçdaroğlu o makama nasıl geldi ve neden böyle davranıyor? Her fırsatta “Bağımsız Türkiye” nutukları atan ve Atatürk’e atıfta bulunan CHP’lilerin asıl bunu sorgulamaları gerekir!
***
Bir de durup durup, “Rıza Sarraf’ı biz yargılasaydık bunlar gelmezdi başımıza” demiyorlar mı, insan iyice çileden çıkıyor…
Niye yargılayacaktık Sarraf’ı, ABD menfaatlerine zarar verdiği için mi? Biz Amerika’nın eyaleti miyiz?
Ayrıca kendileri açıkladılar, “Türkiye’deki yargılama bizi ilgilendirmez, biz her şart altında bu yargılamayı yaparız” diye.
Eğer rüşvet iddialarından bahsediliyorsa, o konuda bir soruşturma yapıldı. Savcılık da suç unsuru görmedi ve takipsizlik kararı verdi. Bu karar beğenilmeyebilir. Yeniden bir yargılama yapılması istenebilir. Hatta yeni iddialar da ortaya atılabilir…
Bunların hepsini anlayışla karşılarım.
Ancak…
Amerika’nın Türkiye’ye karşı yaptığı haksızlığın ve hukuksuzluğun alkışlanmasını kabul edemem. Bu gerçekten büyük bir onursuzluktur, zillettir, tam bir dibe vuruştur.
Bu büyük onursuzluk, hiçbir zaman yakalarını bırakmayacaktır yapanların!