Meğer bu “ama” kelimesi ne kadar da önemli ve tılsımlı bir sözcükmüş! Son günlerde “ama” ile yatıp, “ama” ile kalkıyoruz. “Ama”lı demokrasi ve “ama”lı siyasetin ardından, şimdi de “ama”lı dış politika ile tanıştık.
Bizim siyasetçilerimiz, “Anayasa değişmeli, ama” dediler.
Demokratlarımız, “Demokrasi çok önemli, ama” diye devam ettiler.
ABD Başkanı Obama da sanki bizden kopya çekmiş gibi, “Suriye’yi vuracağız, ama” diye noktayı koydu.
Gelinen noktada, davul zurna ile ilan edilen, ancak zamanı ve sınırları belli olmayan bir Suriye müdahalesini bekliyoruz…
***
ABD Başkanı Obama’nın yaptığı açıklama evlere şenlik. Bakın, Suriye’deki kimyasal saldırı ile ilgili olarak neler söylüyor:
“Bu saldırı, insanlık onuruna karşıdır” diyor.
Beşşar Esad’ın, “ABD’nin ulusal ve güvenlik çıkarlarına karşı bir risk olduğundan” bahsediyor.
Suriye’deki rejimin Türkiye, İsrail, Ürdün, Irak ve Lübnan gibi müttefikleri için “tehlike yarattığının” altını çiziyor.
Suriye’ye bir müdahale olmaması halinde “Kimsayal silah kullanımının artabileceğine veya bu silahın terörist grupların eline geçebileceğine” dikkati çekiyor.
Bu sözlere bakınca, sanıyorsunuz ki Obama bir emir verecek; Suriye’deki Esad Rejimi yerle bir edilecek.
Oysa, hiç de öyle değ-il.
Çünkü, Obama “ama” diyor:
- Benim yetkim var, ama Kongre’den de onay almam lazım.
Ne zaman? En erken 10 Eylül’de. Yani, Esad gerekli her türlü tedbiri aldıktan sonra! Mühimmat depoları tünellere, Esad ve destekçileri sığınaklara, asker de korunaklı bölgelere taşınacak. Atı alan Üsküdar’ı geçecek. Amerika ise “dostlar alışverişte görsün” diye Suriye’yi vuracak.
***
Obama’nın sözleri öylesine çelişkili ki…
Hem “büyük bir riskten” söz ediyor, hem de bu riski bertaraf etmeye yönelik ciddi bir adım atmayacağını ortaya koyuyor.
Açıklamalarına bakılırsa, ABD askeri karaya ayak basmayacak. Suriye’ye sınırlı bir müdahale yapılacak. Şam’a ve çevresine birkaç füze fırlatmakla yetinilecek. Sonra “tamam” deyip gidilecek.
Esad orada kalacak. Rejim değişmeyecek. Kimyasal silahlar imha edilmeyecek. Üstüne üstlük, geride yaralı ve gözü iyice dönmüş bir Suriye Diktatörü bırakılacak. Kimbilir, Esad belki daha da azgınlaşacak. Kimyasal silah kullanması riski daha da büyüyecek.
Ne Obama’nın üzerine titrediğini söylediği Amerikan çıkarları, ne de Türkiye’nin de dahil olduğu müttefik ülkeler korunmuş olacak.
Buna karşılık, Obama daha önce açıkladığı “kırmızı çizgilerinin” aşılmasına sözde izin vermediğini göstermiş olacak. Karizmayı çizdirmeyecek.
Bitmedi, ABD Kongresi’nden müdahale onayı çıkmazsa da “Ne yapayım, halkım istemedi” diyerek, aradan sıyrılacak. Ne şiş yanmış olacak, ne de kebap.
***
Suriye’de iç karışıklık çıktığından beri 100 bin insan öldü. Bu süre içinde batı hep “vah, vah, tüh, tüh” dedi. Bu katliamı durduracak etkili bir adım atmadı, sürekli olarak top çevirip durdu.
Dansözlere taş çıkaracak kıvırma figürleri ortaya çıktı.
Suriye’deki kimyasal silah kullanımının ardından bir hareketlenme yaşandı. Ancak genel görüntü çok fazla değişmedi. Batı farklı bir biçimde de olsa yine kıvırıyor, yine orta sahada top çeviriyor.
Yazıya “ama” ile başladık, “ama” ile bitirelim. Ama çocuklar, kadınlar, masum insanlar ölmeye devam ediyor!