Otoriteyiz biz bu konuda. İşin teorisini de pratiğini de iyi biliriz. Tecrübelerimizle sabit, bizzat yaşadık ve gördük. Fetullah Gülen denilen adam bizim içimizden çıktı. Son yıllarda FETÖ denilen örgütle ihtisas yaptık, biz…
“Ilımlı İslam” denince, en çok konuşmaya bizim hakkımız var!
İslam coğrafyasından çok, batıda ete ve kemiğe büründürülmüş bir terimdir bu. Dış kaynaklıdır, emperyalizmin sömürü araçlarından biridir. Nasıl bir şey olduğu da pek belli değildir. Değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Zaten bu konuda önemli olan batının çıkarlarıdır. Batının emellerine hizmet etmesi yeterlidir!
Mesela, Mısır’da görüldüğü gibi darbeci olabilir.
Suudi Arabistan’da dile getirildiği üzere, baskıcı bir yönetim şeklinin üzerine oturabilir.
Veya bizim FETÖ örneğinde yaşadığımız üzere, insani olan her türlü değeri ayaklar altına alıp, geniş kitleleri aldatma şeklinde de ortaya çıkabilir.
Ne önemi var? Hiç fark etmez. Hatta tercih edilen, olması istenen belki de budur. Çünkü, “ılımlı İslam” dediklerinin İslam’la ilişkisi yoktur! Hatta, arkasında İslam’ı hedef alan bir kafa olduğu rahatlıkla söylenebilir.
İslam’ın içine sokulan dış bir projedir bu!
***
“Ilımlı İslam” itikadi olmaktan çok siyasidir aslında…
Daha iyi anlaşılması için bir örnek verelim. Türkiye, yıllardır PKK denilen terör örgütünün saldırıları altında. Bu örgütün bir de İran’ı tehdit eden PJAK isimli uzantısı var. Amerika ise, bir başka uzantısı olan YPG’ye destek veriyor. Hatta bu terör yapılanmasından “müttefik” olarak bahsediyor.
İçinde bulunduğumuz şu günlerde bölgede bir hareketlenme var. Yapılan görüşmelerde, Türkiye ve İran, bu terör yapılanmasına karşı birlikte hareket etme iradesini ortaya koydu. İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri “Biz hazırız” dedi. Önümüzdeki günlerde, mesela Kandil’e iki ülke tarafından ortak bir harekât yapılabilir. İki taraf da bu konuda hazır görünüyor.
İşte, “Ilımlı İslam’ın dışına çıkmaktır” bu batı için.
Tehlikeli bir gelişmedir!
Çünkü, sadece onların çıkarlarına hizmet eden İslam ve Müslüman devletlerin yönetimleri ılımlıdır. Diğerleri ise, “radikal” ya da tu-kaka. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır sanırım!
***
Peki “Ilımlı İslam’ın” temsilcileri ne yaparlar ya da yapmaları gerekir?..
Elimizde bir örnek var bizim. Yıllar boyunca “dinler arası diyalog” diyen, batıyı memnun etmek için bin bir takla atan, hatta onlar adına gerektiğinde silaha sarılıp, darbeciliğe bile soyunan Fetullah Gülen’den söz ediyorum.
Geçtiğimiz gün, kendisi gibi “ılımlı” görünen Mısır’daki darbeci yönetimin kontrolündeki Al Ahram Gazetesi’nin sorularını cevapladı. Belli başlı temel noktalarda atışlar yaptı:
1) Önce kendi ülkesindeki Müslümanlara saldırdı. Mesela Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı yerden yere vurdu.
2) Efendilerine övgüler düzdü. İşgal ettiği ya da karıştırdığı bölgelerde Müslümanların büyük acılar çekmesine yol açan Amerika için “ABD, şimdiye kadar dünyada demokrasi, hürriyet ve hukuk düzeni arayan insanlar için bir ümit kapısı oldu. Şimdiye kadar menfi bir işaret almadık’ dedi.
3) Benzer bir ifadeyi, Mısır’da darbeyle kan dökerek işbaşına gelen Sisi Yönetimi için de kullandı ve “Arkadaşlarımız, bize müspet izlenimler aktardılar” değerlendirmesini yaptı.
Bitmedi, daha da ileri gitti. “Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması” gibi bir tezi de ortaya attı.
İşte, “Ilımlı İslam” derken, istedikleri Müslüman tipi budur!
***
Tekrarlıyorum, birileri “Ilımlı İslam’ın” içini doldurmak için çırpınadursun… Akademik birtakım toplantılar yapılıp, süslü süslü laflar etmeyi sürdüredursunlar…
Dünya ve bölge gerçekleri içinde hiçbir değeri yok bunların.
Batıya ve onların emperyal emellerine hizmet edersen ılımlısın. Bunun tersi yönde adım atar ve “önce biz ve bizim menfaatlerimiz” dersen, radikal ve zararlısın. “Ilımlı İslam” tartışmaları budur işte!