Ak Parti, büyükşehirler ve illerde belediye başkan adaylarının çoğunu açıkladı. CHP ise beklemede. Ak Parti’nin adaylarına bakacak, ölçecek biçecek; bu arada İyi Parti, SP ve el altından HDP’ye danışacak. Kendi adaylarını ona göre belirleyecek.
Seçim kazanmak için Erdoğan karşıtlarını tek çatı altında birleştirmeye uğraşacak. Cinlik yapmaya çalışacak. Sağdan soldan isimler derleyecek, “CHP adayı” diye piyasaya sürecek.
Diyelim ki sonuç aldılar ve seçimi kazandılar. Sonra ne olacak biliyor musunuz? Bu başkanlar, CHP’li olmadıkları için CHP’de kalmayacaklar. Patır patır dökülecekler. İstifayı basıp, ya bağımsız yola devam edecek ya da başka partilere geçecekler.
Bakın iddia ediyorum…
Diyelim ki Mansur Yavaş, Ankara’dan aday gösterildi. Diyelim ki olmazlar oldu, “bir araya gelmez” denilenler güç birliği yaptı. CHP seçmeni de bütün olan biteni sineye çekti, tek vücut oldu ve Yavaş’a oy verdi. Sonunda bir mucize gerçekleşti ve seçim sonucu Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
“Yavaş ne kadar CHP’de kalır” dersiniz? Ben iddia ediyorum, uzun süre kalmaz, kalamaz. Üstelik, bunu bir şeyler bilerek ve Mansur Bey’i iyi tanıdığım için söylüyorum! Bakın, Yavaş bugün çıkıp garanti verse bile olmaz. CHP’de uzun süre dayanamaz.
Bu durum, sırf kağıt üzerinde cinlik yapıp ortaya sürülecek diğer “toplama adaylar” için de geçerli olacak.
İşte CHP’nin bugün verdiği görüntü bu! Solculuk, sosyal demokratlık, partililik tamamen bir kenara atılmış durumda. Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafasında hâkim olan tek geçerli ilke var artık: Kiminle ve ne pahasına olursa olsun seçim kazanmak!
Murat Karayalçın başta olmak üzere partinin ağır topları durup dururken hop oturup, hop kalkmıyorlar.
***
Peki bu strateji başarılı olabilir mi?...
CHP, toplama adaylar ve birbirine benzemezlerle yapacağı zorlama ittifaklarla sonuca ulaşabilir mi?
Geçmişten yaşanmış çarpıcı bir örnekle cevaplandıralım bu soruları. 1986’da yapılan milletvekili ara seçimleri öncesinde Özal da cinlik yapıp, muhalefetin önünü kesmek için Seçim Kanunu’nda değişikliğe gitmişti.
DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, bir basın toplantısı düzenleyip, “Böyle rezalet olmaz” demişti:
-Bugün parti kuran biri ara seçime girme hakkını kazanacak.
Gerçekten de durum öyleydi. Bulvar Gazetesi’nin Ankara Haber Müdürü rahmetli Tayyar Şafak, gazetenin muhabirleri, ulaştırma görevlileri ve matbaa işçileri ile Büyük Vatan Partisi’ni kurdu. DYP de “BANAP” adında bir siyasi parti kurup yedeğine aldı.
O dönemde siyasi partilerin en büyük silahı 30 gün boyunca TRT’de yapacakları propaganda konuşmalarıydı. Hem BVP, hem de BANAP “çakma adaylar” gösterip yarışa girdi. 30 gün boyunca TRT’den Özal ve ANAP’a verip veriştirdi. Her konuşma da benzer cümlelerle bitiyordu:
“Biz sizden oy istemiyoruz. Bize de ANAP’a da oy vermeyin. Oyunuzu başka partiler için kullanın.”
O seçimde, dönemin TOBB Başkanı Mehmet Yazar’ın kurduğu Hür Demokrat Parti (HDP) de yarışa girmişti. Oldukça iddialıydı. Büyük paralar harcıyor ve halktan oy istiyordu.
Seçim sonucu ne oldu, biliyor musunuz?
Tayyar Şafak’ın “Bize oy vermeyin” diye çırpınan BVP’si, yüzde 1,2 oy aldı. Her fırsatta kağıt üzerinde kurulu bir parti olduğunu ortaya koyan BANAP’a yüzde 1’e yakın oy çıktı. Mehmet Yazar’ın iddialı HDP’si ise yerlerde sürünüp sandığa gömüldü.
“Cinlik yapayım” diye yola çıkan Özal da seçimi kaybetti.
Demem o ki, yukarıda, siyasi parti genel merkezlerinde yapılan hesaplar, doğru değilse eğer sandığa uymuyor. “Şu cinliği yaparsam, bu sonucu alırım” diyenler, pek de başarılı olamıyor.
***
Demek ki…
Doğru adaylar, doğru politikalar ve samimiyetle yola çıkmak gerekiyor. Siz eğer yukarıda birtakım oyunlar kurgularsanız, seçmen de sandıkta daha büyük oyunlar oynayarak cevap veriyor.
31 Mart seçimlerinde de farklı olmayacak. İyi adaylarla hizmete talip olan, halka doğru ve samimi mesajlar veren ipi göğüsleyecek.
Siyasi partiler, cin olup seçmen çarpmaya çalıştıkları her seçimde seçmen tarafından kötü çarpılıyorlar. Geçmiş seçimler ve Türk Siyasi Tarihi bunun örnekleriyle dolu.