İçten içe bir çekişme vardı. Artık su yüzüne çıktı. CHP'de kıran kırana bir savaş yaşanıyor...
Buna, Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayakta kalma mücadelesi de diyebilirsiniz. Ekrem İmamoğlu'nun ipleri eline alma kavgası adını da verebilirsiniz. Üstelik öylesine sert ki, sosyal medya hesaplarında oraya konulanlar, kavgada bile söylenmez. Örnek vermek gerekirse, "Kılıçdaroğlu'nun Danışmanları" başlıklı bir yazıdan bahsedebiliriz. Kemal Bey'in göreve geldikten sonra yanına aldığı "FETÖ'cü" ve "CHP karşıtı sağcı" isimler peş peşe sıralanmış, CHP'liler arasında paylaşılıp duruyor...
Bu yazının yer aldığı platformda da İmamoğlu taraftarlarının etkili olduğu belirtiliyor.
CHP'de bugün kurultay yapılsa, elindeki onca güce rağmen Kılıçdaroğlu'nun sıkıntı içine gireceğini söyleyen etkili isimler var. Hatta, işi daha da ileri götürüp "İmamoğlu aday olsa silip süpürür" yorumlarını bile yapanlar çıkıyor.
Çünkü Doğu ve Güneydoğu'daki CHP teşkilatlarının neredeyse tamamı görevden alınmış durumda. Erzurum, Ağrı, Van, Diyarbakır, Gaziantep, Muş, Elazığ örgütleri Genel Merkez'in hışmına uğradı. Bir kurultay yapılması halinde, onlar oy kullanacak ve doğal olarak tepkilerini ortaya koyacak.
Ankara Etimesgut'taki kongreyi Genel Merkez kaybetti. İstanbul'da üç ilçede CHP Genel Merkezi hezimet yaşadı. Üstelik İmamoğlu henüz devreye girmemesine rağmen bu tablo ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu'nun sırtını dayadığı Alevi delegeler arasında bile sıkıntı var. Onların bir kısmı da kendilerini dışlanmış görüyor.
Taban yönetime tepkili ve örgütler kaynıyor...
Şimdi gelelim Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesine...
Kendisini destekleyen çevrelerde, "Kılıçdaroğlu bu koltukta oturduğu müddetçe Ekrem İmamoğlu'nu aday göstermez" düşüncesi hâkim. Haklılar da. İmamoğlu seçilemese bile mutlaka CHP'den fazla oy alacak. Bu da Kılıçdaroğlu'nun sonu olacak. Kılıçdaroğlu aday olursa, doğal olarak Millet İttifakı ortaklarından da oy alacak, "Bakın benim oyum CHP'nin üzerinde" diye kendisine bir dayanak bulacak.
CHP'deki adaylık savaşı, seçimi kazanmaktan çok, parti içindeki hâkimiyet mücadelesi ile ilgili. Ayrı durum, İyi Parti ve Meral Akşener için de geçerli. Meral Akşener neden kendilerine daha yakın olması gereken Mansur Yavaş'ı değil de Ekrem İmamoğlu'nu öne çıkarıyor? Çünkü, ittifak sayesinde yüzde 45-50 bandında oy alacak Yavaş'ı kendi eliyle büyütüp rakibi haline getirmek istemiyor.
Sonuç ne olursa olsun, CHP içinde Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ardından kartların yeniden karılması ve bir hesaplaşma yaşanması kaçınılmaz.
Mesela uzun süredir sessiz olan Murat Karayalçın bile hareketlendi. Yurt gezilerine başladı. Önümüzdeki cumartesi günü Foça'ya gidiyor. "Ben de buradayım, ben de varım" mesajını veriyor.
Dışlanan Baykal'cılar bir köşede bekliyor. Bugün "işgal altında" olduğunu söyledikleri "CHP'yi kurtarma harekâtına" girişmek için hazırlık yapıyor. Bunun için Muharrem İnce hareketine katılmadılar.
CHP'de ortalık toz duman...
İnternette ve sosyal medya üzerinden başlayan kavga, yakında iyice alevlenip büyüyeceğe benziyor.