CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe üzerine konuşuyordu. Ak Parti ve MHP’li vekiller de salondan laf atıyordu. Cumhurbaşkanlığı için “aday ol, aday ol” çağrıları üzerine, Kemal Bey celallendi. “Benim aday olup olmayacağımı size kim söyledi?” dedi.
Bir alkış tufanı koptu. CHP’li vekiller ayağa kalktı, Kemal Bey uzun süre alkışlandı. Koca koca adamlar televizyonlara çıkıp saatlerce bu sözleri konuştular…
Ne dedi Kemal Bey?
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağını mı, yoksa meydana yine bir başkasını iteceğini mi söyledi?
Hayır, ikisini de demedi. Hiçbir şey söylemedi aslında. Sadece, kendisini en hassas olduğu noktadan vurmaya çalışan Ak Partililere, anlık bir tepki gösterdi. Siyaset müessesesi de üzerinde tepinip duruyor o andan itibaren bu sözlerin. Uzun süre idare eder…
Kılıçdaroğlu’na, sorulan “Neden Cumhurbaşkanlığı’na aday olmuyorsun?” sorusu, son derece yerinde. Hatta sorulması gereken en temel soru. Çünkü siyaset, gücü ele geçirmek ve iktidar olmak için yapılır. Kemal Bey de zaten her fırsatta bunu söylüyor ve “iktidar olacağız” diyor.
Şaka gibi, ama iktidar olmak için en gerekli adımı atmıyor. CHP Genel Başkanı olarak Cumhurbaşkanlığı’na aday olmuyor.
Niye? Çünkü seçilemeyeceğini biliyor. O yüzden de yıpranmamak ve CHP Genel Başkanlığı’ndan da olmamak için arkadan başka isimleri itiyor. Nitekim Optimar Araştırma Başkanı Hilmi Daşdemir, tartışmalar devam ederken açıkladı:
“Muhalefetin muhtemel Cumhurbaşkanı adaylarından Mansur Yavaş yüzde 17,1, Ekrem İmamoğlu yüzde 16,3, Meral Akşener yüzde 6,7, Abdullah Gül ise yüzde 6,6 destek görüyor.
Daşdemir’e bakılırsa Kılıçdaroğlu da yüzde 5,9’la nal topluyor. İşte sıkıntısı bu Kemal Bey’in: Türkiye’nin ikinci büyük siyasi partisini kontrol ediyor. Ama şahıs olarak arkasında yüzde 10’luk bir destek bile yok! Üstelik kendisi de durumun farkında. Kılıçdaroğlu’nun en hassas noktası da burası zaten.
Hal böyleyken, siz inadına Kılıçdaroğlu’nun üzerine giderseniz, kendisini sıkıştırırsanız ne olur?
Kızar tabii, tepki gösterir. O da öyle davrandı. “Siz benim ne yapacağımı nereden biliyorsunuz?” diyerek, tepkisini ortaya koydu. Buna karşılık yine muğlak bir tutum içine girdi. Yine yeni bir şey söylemedi. Oysa, olması gerekeni söyleyip “Evet, adayım, Türkiye’yi yönetmeye talibim” diyebilirdi.
Ama söyleyemedi. İçine düştüğü çaresizliği “Siz benim ne yapacağımı nereden biliyorsunuz” türünden sorularla kapatmaya çalıştı. Birileri de bu çaresizlikten kahraman çıkarmaya uğraşıyorlar şimdi. Kılıçdaroğlu’nun henüz açıklanmayan Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine destanlar yazıyorlar…
Şimdiden söylüyorum, Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar değişmezse gerçekleşmeyecek o adaylık. Kemal Bey’in önü halen kapalı, açık değil. Zaten Cumhurbaşkanlığı için şansının olduğunu görseydi, çoktan aday olmuştu. Hayalci değil, Kılıçdaroğlu’nun kendisi de farkında her şeyin!