Yahu arkadaş içinizde ne hırs biriktirmişsiniz.
Sanki tüm gücünüzle üstüne çullanmak için birisinin güç duruma düşmesini beklermişsiniz...
Yılların size verdiği yorgunluğu, hırsı, birbirinizin üzerinden çıkarmaya çalışıyorsunuz!
Biliyorsunuz, gazetecilerle kimi ünlüler ekrana çıkıp güncel magazin olaylarını değerlendiriyor.
Bunun yanı sıra herkes cep telefonu sayesinde kendi magazinini yanında taşıyor.
Birinin başına ufakta olsa bir şey gelmesin,
Biri aman ağzından yanlış bir laf çıkarmasın,
Haydi! vurun abalıya...
Benim gördüğüm; bir zamanlar MİT müsteşarının uyarısıyla magazin programlarının kaldırıldığı günlere doğru gidiliyor.
Eleştirilerde dur durak ve insaf yok.
Konu kolaylıkla bel altına gidiveriyor.
Programlar kimi zaman “Çocuklar için izlenmesi sakıncalıdır” uyarısıyla yayınlanacak hale gelebiliyor.
Ve gözlemlediğim kadarıyla gazeteciler ünlü kontenjanından yorumculuk yapanlardan çok daha insaflı.
Çünkü onlar daha soğukkanlı düşünebiliyor.
Buna karşılık ‘Ünlüler’ daha saldırgan, daha acımasız.
Bu tür programlarda tam tersi olması gerekirken gazeteciler ünlüleri dizginlemeye çalışıyor.
Ne kadar olay çıkarırlarsa o kadar izleneceklerini ya da gündem de olacaklarını düşünüyor. Herkes boyunu aşan laflar ediyor ve birbirini yerin dibine sokmak için didiniyor...
Ancak bu durum çok çiğ duruyor.
Hayat onların etrafındaki üç beş insandan ibaret değil,
Halkın nazarındaki yerlerini, topluma ait değer yargılarını nasıl yerle bir ettiklerini unutuyorlar...
MEĞER NE KADAR SEMPATİKMİŞ
Henüz filme gitmedik eşimle, ilk fırsatta gideceğiz tabii ki…
Ama şimdiden bu ikiliye ve ekibine teşekkürler.
Bir Cem Yılmaz hayranı olarak ve artık yanında bonus’u Ozan Güveni de sayarsak, onları bu kadar güleryüzlü ve limits sempatik halleriyle görmek beni sevindirdi doğrusu…
Hafta sonu röportaj sayfalarını açıyorum ki ve o da ne! Ozan Güven ne kadar sempatik bir adammış ki haberimiz yok…
Televizyon röportajlarında da Cem Yılmaz’a rastlıyorum bir söylüyor bin kahkaha atıyor,
Gazetecilerin gözüne gözüne konuşuyor,
Omuzlarına dokunuyor,
Şakalar havada uçuşuyor…
Ey Arif V 216 sana neler borçluyuz…
Uzun zamandır suratlarından düşen bin parça, gazeteci görünce iki bin parça olan bu iki nadide oyuncumuz ne kadarda sempatikmiş ve ara ara aklımızdan tuhaf şeyler geçirerek haksızlık etmişiz onlara…
Sanırım bu durum film vizyonda olduğu sürece devam edecek…
Acaba diyorum ki; onlar daha mı sık film çekse bizlerde daha mı sık sefasını sürsek ne dersiniz?