Bu haftaki yazıma güzel bir haberle başlamak istiyorum. Birincisi gururumuz Türk Donanmasına Türk mühendisleri tarafından tasarlanan ve tamamen milli ve yerli imkanlarla üretilen TCG İstanbul Fırkateyn’i “F 515” katıldı. Milli Gemi (MİLGEM) projesinin ikinci bölümü olan 4 adet Fırkateyn üretilmesi projesinin ilk adımı diyebileceğimiz İstanbul Fırkateyninin yapımına 2017 yılında başlanmıştı. Fırkateyn büyük gemileri destekleyen ve genellikle 2000 - 4000 tonluk ağırlıklardaki modern savaş gemisidir. MİLGEM projesinin ilk bölümü olan 4 adet korvet ise 2011-2019 yılları arasında yapılarak donanmamıza teslim edildiler. Korvet hafif zırhlı, daha yüksek hız ve manevra kabiliyetine sahip, sahil devriye gemilerinden büyük, fırkateynden küçük savaş gemisidir. MİLGEM projesinin son bölümünde ise 7 adet destroyerin üretilmesi planlanıyor. Dilimizdeki karşılığı "muhrip" olan destroyer, yüksek hız ve manevra kabiliyetine sahip, zırhlı, dayanıklı, hava, kara, su üstü ve su altı hedeflerini vurabilen bir savaş gemisidir. İstanbul Tersane komutanlığında üretilerek donanmamıza teslim edilen İstanbul Fırkateyninden sonra diğer fırkateyn ve destroyerlerin özel sektördeki Türk şirketleri tarafından inşa edilecek olması ayrı bir gurur kaynağıdır. Devletimizin donanmamızı geliştirmek ve daha geniş bağlamda hem Türk Denizciliğini hem de Türk Savunma Sanayini daha ilerilere taşımak adına sunduğu imkanlar da yine bizler için gurur kaynağıdır.
İstanbul Fırkateyninin Türk Donanmasına teslim edildiği 23 Ocak 2021 tarihinin başka bir anlamının olduğunu da söylemem gerekir. Bugün komşu Yunanistan’da da hareketli saatler yaşandı. Bizim Fırkateyni duymuş olacaklar ki Yunanistan’a 12’si kullanılmış toplam 18 adet Rafale tipi savaş uçağı satış anlaşmasını imzalamak üzere Fransız Savunma Bakanı Florence Parley aynı gün Atina’ya geldi. 18 Fransız savaş uçağını kullanmak üzere en az 36 pilot gerekirken, ancak 8 Yunanlı pilotun eğitim almak üzere Fransa’ya gönderilebileceğini açıklayan Yunanistan savunma bakanlığı, 8 pilotun eğitimlerinin yaklaşık bir buçuk yıl süreceğini, müteakiben yeni pilotların yetiştirilmesi için eğitim sürecinin devam edeceğini bildirdi. Yunanistan’a Fransız kazığı diye buna derim. En kibar üslupla hadi Yunan hükümeti bu Fransız kazığını anlamıyor diyelim, Yunan halkı da mı anlamıyor? İkinci el hurdaya çıkacak savaş uçaklarıyla sadece Yunan halkının biraz gazını alabilirler ve Yunan Genelkurmayı belki biraz da savaşçılık oyunu oynar, başkada bir şey olmaz. Buradan Türkiye’ye bir mesaj vermek istiyorlarsa hiç uğraşmasınlar verecekleri mesaj ege denizini geçemez. Ayrıca mesaj ikinci el hurda Fransız Rafale uçaklarıyla değil Türkiye’nin kendi ürettiği son derece modern silah ve sistemlerle donatılmış F 515 Fırkateyniyle verilir. Belki duyması gerekenler olabilir 4 korvet ve 1 Fırkateyni Türkiye üretti, 3 Fırkateyn ve 7 Muhripi de Türkiye çok yakın zamanda üretmiş olacak. Yani kimseye muhtaç ya da bağımlı değil. Belki birileri bilmek isteyebilir diye söylüyorum ikinci Fırkateynin adı da “İZMİR” olacak, hani birileri 9 Eylül 1922’de denize dökülmüştü ya, işte oranın adı.
Ancak durum Yunanistan açısından bu kadarla da kalmamış gibi görünüyor. Yunanistan askerlik süresini bu yıl mayıs ayından itibaren 9 aydan 12 aya çıkaracağını duyurdu. Ayrıca Yunan ordusunun mevcudunun 15 bin arttırılacağı ifade edildi. Sonuç olarak biz bir Fırkateyn yaptık, komşuda atom bombası etkisi yaratmış. Türkiye’nin sadece orta çaplı bir iç güvenlik operasyonunda 15 bin güvenlik personeli kullandığını düşünürsek, Yunan halkı bu yöneticilerinin vahim durumunu acilen kavramalı. Bu mesajlar Türkiye’ye değil Yunanistan’daki mevcut statükonun devamı ve mevcut sömürü düzeninin idamesi için Yunan iç kamuoyuna verilmeye çalışılıyor diye belirtmek isterim. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim bizim ilk milli ve yerli savaş uçağı TF-X iki sene sonra uçmaya başlayacak, hurda Rafale’cilere duyurulur. Gördüklerinde şaşırmasınlar diye şimdiden haber veriyorum.
Güzel bir haberle devam edeyim analizime ABD F-35 savaş uçağının tam kapasite seri üretim kararını askıya aldı. Yani F-35 savaş uçağı projesi ABD’nin elinde patladı sayılır. Bu konuda iki önemli hususu ifade etmek isterim. Birincisi F-35’in çok fazla sayıda teknik sorunu var ve bu sorunlar bugüne kadar giderilemedi. Değişik ülkelerde pek çok F-35 savaş uçağı bu teknik sorunlar nedeniyle düştü. Dolayısıyla bu uçakların üretim süreci belirsiz bir hale geldi. Diğer önemli konuda bu uçağın Türkiye’ye satışının iptal edilmesiyle aslında ABD bize istemeden iyilik etmiş oldu. Türkiye’nin savaş uçağı teknolojisi konusunda değişik alternatiflerinin olduğunu da düşünürsek, bir gün gelip ABD bize F-35’lerinizi lütfen alın diye talepte bulunursa şaşırmayalım. Ancak o zaman geldiğinde ülkemiz kendi milli savaş uçağı olan TF-X’i uçurmuş olacak gibi görünüyor. Ayrıca geçtiğimiz günlerde AKINCI Taarruzi İHA PT-3’ün testleri başarıyla tamamlandı. Pek çok yeni ve gelişmiş özelliği olan PT-3’ün en önemli avantajı Havadan-Havaya füzeleri atabilmesi, böylece havadan taarruz gücüne sahip olması. Yani düşman uçaklarına karşı bizim insansız savaş uçağımız gibi savunma ve saldırı görevleri yapabilecek. Bu kabiliyet Türkiye’nin savaş uçağı ihtiyacını azaltacağı gibi başta Ege’de Yunanlılara karşı olmak üzere bütün kara, deniz ve hava sahalarımız ile önleme ve angajman menzilinde Türkiye’nin kesin bir üstünlüğü anlamına geliyor.
Yapanlara, emeği geçenlere, Türk Savunma Sanayisini bu seviyelere taşıyanlara saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz. İyi ki varsınız…