Daha birkaç ay önce Christian Petzold’un ‘Transit’ filminde izlediğimiz Franz Rogowski ile geçtiğimiz sene Almanya’nın Oscar adayı olan kara komedi ‘Toni Erdmann’ın başrol oyuncusu Sandra Hüller’i bir araya getiren ‘Muhtemel Aşk’ (In the Aisles) gündelik hayatın rutini içinde es geçilenlere dair samimi anlatımıyla vizyonda öne çıkan filmler arasında…
İlk kez Sebastian Schipper’in yönettiği 2015 yapımı ‘Victoria’da izlediğimiz Franz Rogowski, son dönem Alman sinemasının dikkate değer yapımlarında karşımıza çıkmaya ve oyunculuğuyla izleyenleri şaşırtmaya devam ediyor. Thomas Stuber’ın yazıp yönettiği ‘Muhtemel Aşk’ta ise Rogowski’yi bir toptan süpermarkette yeni çalışmaya başlayan, konuşmaktansa çevreyi gözlemleyen ve geçmişine nazaran kendisine her anlamda yeni olduğu belli olan bu rutin iş ortamına alışmaya çalışan sessiz ve uyumlu Christian olarak izliyoruz. Bir bakıma yalnızlığını unutmak için kaldığı gece vardiyasında reyonlar arasında forklift pratiği yapmaya ve sıkıcı iş rutininden mutlu olmaya çalışan bir adam… Christian’ın en yakın arkadaşı kendisine içki reyonunda işi öğreten, yaşça büyük Bruno iken çok geçmeden dikkatini şeker reyonundaki Marion (Sandra Hüller) çekiyor ve bu huzurlu rutin biraz aşk, biraz belirsizlik ve biraz da ne yapacağını bilememekten dolayı bozulmaya başlıyor.
Sabah karanlığıyla içeri girip, karanlıktan beyaz floresan ışığına bürünen koridorlar arasında geçen ve ardından klasik müzik eşliğinde ‘gece vardiyasına hoşgeldiniz’ anonsuyla devam eden bir mesaiyi Thomas Stuber’in kuş bakışı kamerasından izliyoruz. Gün ışığını görmeye fırsat vermeyen, bitmeyen bir rutin ve alabildiğine yüksek reyonların arasından dans eder gibi ahenkle giden forkliftler..
Filmde, yönetmen bir süpermarketten yola çıkarak aslında hayatın büyük bir kısmının geçtiği işyerleri hakkında da düşünmeye zorluyor. Türkçeye ‘Muhtemel Aşk’ olarak çevrilen halbuki İngilizce adının karşılığı ‘Reyonlar Arasında’ olan yapım, kendini salt işiyle mutlu edebilen çalışanlardan, yıllarca yan yana çalışılsa da sırasında ev hayatında, dışarıda nasıl biri olduğunu dahi bilemediğimiz çalışma arkadaşlarına kadar üstüne düşünülmemiş bir dolu sıradan ayrıntıyı etkileyici bir gözlem ve samimiyetle ele alıyor. Sandra Hüller keşke biraz daha gözükseymiş diye düşünürken, Franz Rogowski’nin filmin her bir karesinde Christian’ın düşünceli sükûnetini yansıtışı etkiliyor.