Bugün hesaplaşma zamanı. Londra'ya geldiğimizden beri yazdığım yazıları takip etmiş olanlar görmüşlerdir ki, ilk geldiğimiz günden bu yana hep birkaç temayı işledim.
Birincisi kötümserliğin getirisi yoktur. Bu nedenle kötümserliğin doğurduğu yıkıcı eleştiriye prim vermenin de getirisi yoktur. Hayat ancak pozitif bakışla yaşanabilir.
İkincisi basketbol ve voleybol bayan takımlarının peş peşe oynadıkları maçları izledikten sonra sporcu kadınların performansına saygı duydum ve kadınların eleştirileri boşa çıkaracağını vurguladım. Bayan boleybol ve bayan basketbol takımları rakipleri karşısında kısa kalmakla beraber, ilk defa katıldıkları Olimpiyatta başarılı oldular(erkekler henüz Olimpiyata gelemedi). Basketbol son sekize girdi, voleybol de Kore sürpriz yapıp Brezilyayı 3-0 yenmese, aynı dereceyi sağlamış, son sekize kalmış olacaktı. Bu başarıdır!
Üçüncüsü, klasik boks, güreş, halter, tekvando gibi genelde madalya aldığımız branşların son haftaya kalmış olduğunu unutup, 'madalya gelmiyor' diye erken öten horozların bu yazıyı cumartesi sabahı yazdığımızda 2 altın, 2 gümüş ve bir bronz ile devam ettiğimizi düşünmelerini de isterim. Erken horoz olmanın da getirisi yoktur. Hele atletizm gibi teknik branşların yorumunu yapmak için yeterli teknik bilgisi olmayan kalemşörler tarafından tahmin yapılırsa!
Bu arada toplam madalya sayısının da beşe çıktığını ekleyelim ve hala başka madalya da alabilecek durumdayız!
Ancak tartışmasız en başarılı branşımız Olimpiyatlar'ın temeli demek olan atletizmde, bayan orta mesafe yarışlarında geldi. Bu yazı yazılırken atletizmde en az yedi branşta finalde yarışmış bulunuyorduk. Zaten zirveye çıkan branş ise kadınlar 1500 metre oldu. Hatırlanırsa bundan önce atletizmde sesimizi duyuran Dünya ikinciliği ve Avrupa Şampiyonluğu kazanmış olan Süreyya Ayhan ve Elvan kızımız dışında son dönem başarımız yoktu. Süreyya yönetilemedi, kendi kendini de yönetemedi ve yazık oldu. Elvan ise evlendi ve kilo aldı, çocuk doğurdu, dolayısıyla 2012 Londra'da katkı yapamadı. Eminim ENKA Kulübü'nün sporcusu Elvan ileride bıraktığı yerden başlayacaktır.
1500 metre bayanlarda yarışa başladığımızda üç başarılı bayan atletimiz Olimpiyat barajlarını aşmış ve yarışmaya hak kazanmıştı. Bu branşlarda Avrupa Şampiyonluğu gibi geçmiş başarılar ile yarışa başlıyorduk. Atletlerimizin yaşça daha büyük olanı (27) Aslı Çakır Alptekin Dumlupınar Üniversitesi'nden, Avrupa Birincisi unvanı ile buraya geldi, semifinalde grubunda kendini zorlamadı ve ikinci olarak finale çıktı. Finalde ise Olimpiyat altınını kazandı. Üsküdar Belediyesi sporcusu olan Aslı antrenörü İhsan Alptekin ile evli. Henüz yirmi yaşında ve 2009 yılından bu yana yarışan ve Avrupa ikincisi unvanına sahip Gamze Bulut ise, semifinalde grup birincisi ve finalde de gümüş madalya sahibi oldu. Gamze Bulut, Fenerbahçe Kulübü sporcusu ve antrenörü de Federasyonun uzun mesafe koordinatörü Süleyman Altınoluk. Serisinde elenen Tuğba Karakaya ise henüz 21 yaşında ve Avrupa 23 yaş altı ikincisi unvanına sahip. ENKA sporcusu ve üniversite eğitimi ile de uğraşıyor .
Şimdi kendimize soralım ne zaman Olimpiyatlar'da 1500 metre finaline 3 başarılı atlet birden sokmuştuk? Hiç oldu mu? Ne zaman 1500 metre bayanlarda tek bir branşta Olimpiyatlar'da altın ve gümüş almıştık? Hiç oldu mu ? Ne zaman Olimpik atletizmde en az yedi branşta finale kaldık? Hiç oldu mu?
Açıkça belli ki önemli bir hamle yapılmış, yatırımlar sonuç vermiş. Ama tabii daha işin başındayız. Şımarmamamız gerek.
1.500 METREYE EĞİLELİM
İngİlİzlere de bayılıyorum. 1500 metre yarışında İngiliz Lisa Dobriskey onuncu oldu ve derhal ağlaşmaya başladı. Aslı'nın 2004 yılında ilaç kullanımı nedeniyle ceza aldığını, İngiliz televizyon ve gazetelerine aktardı. Ona söyleyeceğim tek şey 'Ağlama, hayat değmez gözyaşlarına!' Ciğerinden uzun zamandır hasta olan Dobriskey sağlık sorununu vurgulayacağına kendisini geçen dokuz rakibini itham etmeyi seçmişti! Atletizm hakem faktörünün değil, çalışanın kazandığı nadir branşlardandır! Sağolun siz sporcularımız, atletlerimiz ve özelikle bayan yarışmacılarımız!
Dikkat edelim atletizmde sprint yarışmalarını Afrika'nın batısı kökenli siyahi atletler kazanıyor. Jamaika gibi, ABD gibi ülkeler önde. Atletizmde uzun mesafe yarışlarını ise Afrika'nın doğusundan gelen ve oralar kökenli Etyopya ve Kenyalılar kazanmakta. Ara mesafeler ve bu arada 1500 metrede başarılı olduğumuza göre, ciddi şekilde araştıralım ve özellikle 1500 metreye eğilelim. Belki bizim genetik yapımız atletizmin bu branşına daha yatkın! İnceleyelim ve strateji geliştirelim!