Petrol fiyatları düşüp Rusya, Venezüella, Nijerya, İran , Irak ve hatta Norveç ve daha birçok ülke sallanırken ve çeşitli ülkeler kaçan yabancı sermaye sonrası döviz kuru darbeleri ile inler, kamu maliyesi sorunları gündeme gelirken, sermaye hareketi kontrolü gibi bir silah kullanılmalı mı, yoksa siyasi gerilim ile petrol fiyatı sorununun bir arada olmasının sonuçlarını sermaye hareketi kontrolü bile engelleyemez mi ?
Bu soruyu düşünerek yazıya başladık! İlginçtir ki bu soru bugün çok yerde sorulmakta. Geçen haftaki The Economist dergisinde de bu konu gündeme taşınmış. Deniyor ki bugün Rusya sermaye hareketi kontrolü uygulayarak, döviz değişimine limit getirerek, Ruble’nin yüzde 50 oranını aşan düşüşünü biraz engelleyebilir mi idi? İlginçtir ki sermaye hareketi kontrolünü gündeme getirenler 2012'ye kadar aşırı “muhalif” olarak değerlendiriliyordu. Ama 2012'de IMF “Bazı şartlarda sermaye hareketi kontrolü kullanılabilir !” fetvasını veriverdi. Peki hangi şartlarda kontrol uygulanabilirdi?
Brezilya bir faydasını görmedi
Ortodoks iktisat teorisi sermaye hareketi kontrollerinin büyümeye zararlı olduğu düşüncesinde idi. Ama 1990’lı yıllarda Meksika ve Arjantin’de ani nakit sermaye girişinin, varlık fiyatlarını ve döviz kurlarını makulün çok ötesi boyutta etkileyebildiği de ortaya çıktı . IMF fetvasından sonra da çok sayıda araştırma yapıldı. Araştırmalarda iyi hazırlanmış sermaye hareketi planı , “Hedefi açıkça belli ve sınırlı olmalıdır!” sonucuna varılıyordu. Örneğin kısa vadeli borçlanmalar özel bir vergi ile sınırlanmalı idi veya yabancı sermaye yatırımları bir minimum içeride kalma süresine tabi tutulmalı idi gibi önlemler tavsiye ediliyordu.
Tabii bazı teknik sorunlar da vardı. Örneğin birincisi, en katı sermaye hareketi engelleme girişimleri bile etkisiz kılınabilir ve aşılabilirdi. Çin’ e uluslararası bankalardan dış ticaret finansmanı için giren fonlar bu yıl iki misline çıkmış ve haziran ayında 1.1 trilyon dolar olmuş. Ama BIS araştırmalarına göre bu paranın yarıdan fazlası kuralları aşıp Çin’e nakit fon sokmak için kullanılmıştı.
İkincisi, 664 sermaye hareketi rejimini inceleyen J.Aizenman ve G.K.Pasricha araştırmasında bulunduğu gibi, sermaye hareketleri serbestisi aslında son on yılda 274 defa değiştirilmiş ve çoklukla dışarı fon çıkarmak için kullanılmıştı. Barry Eichengreen ve Andrew Rose tarafından yapılan bir diğer araştırma ise sermaye hareketlerini artırmak veya azaltmak şeklindeki değişikliklerin enflasyon veya büyüme ile yani iş hayatı döngüleri ile alakası yoktu. Nitekim global krizde Çin ve Endonezya sınırlamaları, ekonomi toparlandıkça hafifletmişlerdi, bu ise işin mantığına karşı bir durumdu.
Brezilya sermaye hareketi kontrolü konusunda çok deney yapmış bir ülke. 2009'dan bu yana da artan dozda kontrolü yapmış. IMF’den M.Chamon ve Marcio Garcia adlı başka bir akademisyen tarafından yapılan yeni bir araştırma 2009-2011 arasında borç almaya ve hisse senedi almaya vergi koyan önlemler ülke parasının değerlenmesini yavaşlatmamıştı! Ama 2011'in ikinci yarısında ise off -shore hisse senedi türevlerini hedef alan önlemler etkili olmuş ve Real yüzde 10 kadar arzu edildiği şekilde değer kaybı yaşamıştı. Ama Brezilya’nın son üç yıldaki çok kötü büyüme performansı, yasakla, kaldır ve yeniden yasakla türü işlemlerin ülkeye zarar verdiğini gösteriyordu. Brezilya sermaye hareketi ile savaşmaktan bir fayda görmedi demek daha doğru!