Türkiye büyüme hızını yavaşlatıp, cari açığı düşürmeye çalışan bir politika yaklaşımını 2011 yılı Ağustos'undan beri uyguluyor. Politikanın etkileri de en iyi sanayi üretimi ve kapasite kullanımı verilerinden takip edilebiliyor. Sanayi sektörünün öncü göstergesi kapasite kullanım oranı ocak ayından bu yana düşüş trendinde. Bu trend haziran ayında da devam etti ve aylık kapasite kullanımı yüzde 74.6 oldu. Geçen aya göre düşüş sadece 0.1 puan ancak geçen yılın haziran ayında kapasite kullanımı yüzde 76.7 seviyesinde yani iki puan daha yukarıdaydı.
Aylık ham veride tam olarak belirgin olmayan yavaşlama, mevsimselliğe göre düzeltilmiş verilere bakınca net olarak gözüküyor. Yılın ilk ayında yüzde 76.7 olan düzeltilmiş kapasite kullanım oranı altı ay boyunca düşmeye devam ederek haziran itibarıyla yüzde 73'e geriledi. Bu oran ekim 2010'dan bu yana en zayıf görünüme işaret ediyor.
Aşağıdaki grafikte kapasite kullanım oranı sanayi üretim endeksi ile birlikte yer alıyor. Her ikisi de mevsimselliğe göre düzeltilmiş. İmalat sanayi kapasite kullanım oranlarında haziran ayı verisi yayınlandı ama sanayi üretim verisi iki ay geriden geliyor.
Grafikte kapasite kullanım oranında yılbaşından bu yana görülen belirgin ve istikrarlı düşüş, henüz sanayi üretim verilerine yansımamış gözüküyor. Ancak bu iki grafik arasında uzun dönemdeki paralel seyir de gayet belirgin. Dolayısıyla kapasite kullanım oranlarındaki yavaşlama er ya da geç sanayi üretimi verilerine de yansıyacaktır. Hatırlanırsa yılın ilk dört ayında sanayi üretimi dalgalı bir seyir izlemiş yıllık artış oranı da ortalama yüzde 2.5 olmuştu. Kapasite kullanımı ve dış ticaret verilerini kullanarak yaptığımız hesaplamalara dayanarak mayıs ve haziran aylarında da aynı trendin devam edeceğini tahmin ediyoruz. Mayıs ayında kapasite kullanımı yüzde 74.7, haziran ayında da 74.6 düzeyinde gerçekleşmişti. Bu verileri kullanarak yaptığımız hesaplamalarda mayıs ayında yıllık bazda yüzde 2.5, haziran ayında da yüzde 3 oranında sanayi üretim artışı olacağını düşünüyoruz .
Uzun dönemli üretim temposuna bakarsak, sanayi üretiminde geçen yılın ikinci yarısında yüzde 5-7 aralığına inen üretim artış oranı bu yılın ilk yarısında yüzde 2-3 aralığına sıkışmış gözüküyor. Bu yavaşlama bir yandan dış ticaret ve cari açıkta düzelmeye katkıda bulunuyor, diğer bir yandan da iç talepteki zayıflama enflasyonda düşüşe yardımcı oluyor. Ancak uzun vadeli tempo kaybının ekonomik daralmaya ya da sert durgunluğa yol açmaması için üretim artışının pozitif oranlarda kalması önemli. Bu nedenle de yakından takip edilmesi gereken değişken kredi artış hızı! Gelecek hafta başında yayınlanacak olan 2012 ilk çeyrek büyüme verileri de ek sinyaller verebilir.