Verilere göre mayıs ayından bu yana yabancıların elindeki hisse senedine veya DİBS dediğimiz kamu borcu menkul kıymetlerinde toplam 32.5 milyar dolarlık erime yaşanmış bulunuyor.
Kalkınma Bakanlığı, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK), Merkez Bankası ve BDDK verilerinden yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de park etmiş kısa vadeli yabancı sermayenin Borsa, DİBS gibi araçlardaki portföy yatırımlarının hacmi, 24 Mayıs günü piyasaların kapanışı itibariyle 170 milyar doların üzerinde bulunuyordu. Yabancı portföyü, Fed Açık Piyasa Komitesi’nin parasal sıkılaştırma konusundaki kararlılığını somutlaştıran Temmuz ayı tutanaklarının açıklandığı ağustosta ise 127.5 milyar dolara kadar indi. Ancak portföy, parasal sıkılaştırmanın 2014’e ertelenmesi üzerine izleyen dönemde yeniden büyümeye geçerek ekim sonunda 148 milyar dolara çıktı. Son iki ayda ise yabancı portföyü yeniden erimeye başladı. 13 Aralık itibariyle yabancı portföyü 137.6 milyar dolara geriledi.
Mevduat hacmi yükseldi
En son açıklanan verilere göre yabancı portföyünde 24 Mayıs-13 Aralık arasındaki yaklaşık 7 aylık dönemde yabancıların hisse senedi portföyü yüzde 25.9 oranında 20.8 milyar dolarlık bir erime ile 59.7 milyar dolara geriledi. DİBS portföyü de 14.1 milyar dolarlık net erime ile 55.5 milyar dolara indi. Yabancıların mevduat hacmi ise 2.5 milyar dolar artarak 22.4 milyar dolara yükseldi.
Mayıs ayından bu yana yabancı portföyünde yaşanan erimenin bir bölümü, kur farkından kaynaklandı. Bu dönemde dolardaki yüzde 10 dolayındaki değer artışı arındırıldığında yabancı portföyündeki erime yüzde 18.3 denebilir. Dolar kuru 24 Mayıs’taki 1.8502 TL’lik düzeyinde kalsaydı 13 Aralık itibariyle yabancı portföyünün değeri 151.7 milyar dolar, üç aydaki erime de yaklaşık 18.3 milyar dolar olacaktı. Bu hesaba gore bu dönemde yabancı portföyündeki erimenin 14.2 milyar dolarlık bölümü kur artışından kaynaklanmış denebilir.
Tabii aslında esas önemli olay döviz alanların önemli bir kısmının ülkenin kendi vatandaşları olması! Ama bunu hep yapıyoruz!
Daha evvel vurguladığımız gibi TL’nin yüzde 17-18 civarında değer kaybı ve ülkenin menkul kıymetlerinin risk primi olan CDS değer kaybının da yüzde 99 kadar artmış olması ülkemizi daha riskli yaptığına göre acilen siyasi gerilimi azaltmak ve ABD para politikası değişikliğine karşı da mikro, yani kişi ve kurum bazında da TL değer kaybına karşı önlem almak gerekli.
Bana sorarsanız bugün en çok risk taşıyanlar döviz kuru riski olanlar, yani döviz borcu olan orta ve küçük boy ve iç pazara dönük KOBİ şirketler. Bu tür şirketlerin döviz kuru riski olanlarının kur riskinden mümkün olduğu kadar hızla kurtulmak için acilen önlem almaları gerekiyor.
Çünkü FED operasyonu birkaç yıllık bir süreç ve henüz de başlamadı!