Türkiye yatrım yapılabilir düzeyine çıkan ratingi ve 1990'lı yılların başından bu yana beklediği bir değişime kavuştu. Ayrıca dün açıklanan enflasyon da ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7.8 düzeyine indi. Bu konulara yarın detaylı şekilde değineceğiz. Türkiye ekonomide yere sağlam basıyor ama sorunu Avrupa ve iç ve dış siyaset! Avrupa ile ABD'nin yollarının son bir yılda ayrıldığını biliyoruz. Krizi çıkartan ülke ABD yüksek olmasa da yüzde 2'lik bir büyüme düzeyine oturdu. Avrupa ise sürünmekte. ABD durgunluktan çıkmak için, ciddi boyutta parasal genişleme yapmış ve adeta bütçeyi delecek boyutta kamu harcaması gerçekleştirmişti. Buna karşılık ise Avrupa geneli Almanya'nın baskısıyla, homurdanarak da olsa, hala kemer sıkmakla uğraşıyor. Her iki bölgede de farklı nedenle de olsa nakit üzerinde oturuluyor!
'UÇURUM' KORKUSU
ABD firmalarının vergi sonrası karları 2012 ikinci çeyreğine kadar çok artmıştı. 2012 yılı üçüncü çeyreğinde ise şirket karları, 2009 yılından bu yana ilk defa düşmüş bulunuyor. Bunun arkasında şirketlerin hala kendi harcamalarını kısmaları ve dışarıdan aldıkları hizmetleri de minimuma indirmiş olmaları. ABD resesyonu bittiğinden bu yana şirketler (ABD 13 çeyrektir pozitif büyüme yaşamakta) karlarının arttığı oranda yatırım yapmıyorlar. ABD'de tüketim kuvvetli ama yatırım hala ürkek ve sınırlı. Bunun nedeni şirketlerin euro bölgesinin bitmeyen kriz ortamından, Ortadoğu'daki kargaşadan, Çin ekonomisinin yavaşlamasından ve ABD'de yıl sonunda vergilerin artıp, harcamaların kısılmasından (adını fiscal cliff koydular) korkmaktalar. Sonuçta şirketler daralarak da olsa nakit üzerinde oturmayı tercih ediyorlar. Bu nakit üstünde oturma sadece ABD'de olmuyor. Japon şirketlerinin nakit fonları da 2007 yılından bu yana yüzde 75 artmış durumdalar. Kanada'da şirketlerin nakit artışı yüzde 25 ve kabaca 300 milyar dolar kadar bir nakit fon üzerinde oturuluyor. Resesyondaki İngiltere de nakit üzerinde oturuyor.
HAYRA ALAMET DEĞİL
Ancak Avrupa'ya bakılınca farklı bir durum var. International Herald Tribune gazetesinde Floyd Norris tarafından sergilendiği gibi, global resesyon başladığından bu yana Avrupa şirketleri kredi bulmakta zorlanmışlardı ama bugün, kriz başlangıcından çok daha yüksek oranda kredi sıkıntısı geri gelmiş bulunuyor. Avrupa Merkez Bankası tarafından yayınlanan verilere göre, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde şirketlere kredi akışı bu yıl krizin başlangıcındaki düşüşten çok daha fazla oranda daralmış durumda.
İrlanda ve İspanya gibi ülkelerde kriz öncesinde yüzde otuz civarında artmış bulunan kredi toplamı, bugün bankaların yeni kredi vermekten kaçınmaları nedeniyle daralmakta. İrlanda'daki kredi toplamı 2005 yılındaki seviyenin altına düşmüş bulunuyor. Ama tabii Finlandiya gibi tersi durumda olan ülkeler de var. Finlandiya'da banka kredileri yılda yüzde 5 oranında bir hızla birkaç yıldır artmakta. Avusturya ve Almanya da kredi miktarı artan ülkeler. Ama örneğin Portekiz'de kredi toplamı 2008 yılındaki Lehman batışı dönemindeki miktardan çok daha küçük.
Global gözlükle bakıldığında 2012 yılında hala nakit üzerinde oturulması 'hayra alamet' değildir.