Ülkemizde futbola giden kaynak 2000'den 2013-14 dönemine kadar yüzde 350’den fazla arttı. Futbol başarısı ise azaldı. Bu hem Milli Takımımız hem de kulüplerimiz için geçerli bir tezdir. FIFA klasmanında da 45’inci sıraya kadar indik bu arada. Geçtiğiniz günlerde Futbol Federasyonu ve Federasyon’un teknik uzmanı Fatih Terim yabancı sayısını artıran ve altyapıya dikkat çeken bir yeni düzenlemeyi açıkladılar. Açıkça belli ki 2015 yılının başında gündeme getirilen bu düzenleme 2015-2016 sezonunda uygulanacak. Yani kulüplerin yeni düzene uymaları için beş altı ay var. Dünyada transferin yılbaşında başladığı ama bizde daha geç, yıl ortasında yapıldığı düşünülürse, böyle önemli bir değişikliğin acilen gündeme getirilmesi kulüpleri oldukça güç durumda bırakacak. Bu çapta bir futbol devriminin arkasında yeni önlemleri gerektiren sorunlar var. Bunlar hiç gündeme getirilmedi.
Ben aşağıya yeni futbol devriminin arkasında olması gereken temel ilkeleri, kendi düşünebildiğim kadarı ile özetledim.
Birincisi, taraftara futbolun zevk için seyredilen bir oyun olduğunu ve maç kaybetmenin ölüm olmadığının anlatılması gerek. Rekabeti sevmeliyiz.
İkincisi, kulüp başkanları gerçek profesyonel spor yöneticileri olmak zorunda. Kulüplerin mali durumu ancak bu şekilde düzelir.
Üçüncüsü, genç oyuncu altyapısı olması gerek. Bu nedenle de Futbol Federasyonu tarafından organize edilen ve kısmen de finanse edilen bir hamle yapılmalı.
Dördüncüsü, antrenör yetiştiren yeni bir sistem, Federasyon tarafından acilen kurulmak ve desteklenmek zorunda.
Beşincisi, kulüplerin mali yapıları sağlam olmak zorunda ve bu nedenle yakından kontrol edilmeli. Ödemeler ve iç ve dış diğer kulüplere transfer borçları da zamanında halledilmek zorunda! Çünkü gündemdeki Financial Fairplay Türk sporu ve kulüpleri için en büyük tehlikedir.
Altıncısı, kulüplerimiz, yaşlı ve defteri kapatma durumundaki yabancı futbolculara servet ödemekten de vazgeçmek zorunda.
Bu ilkelerin hangilerinin 'yeni futbol devrimi' kararları tarafından ne şekilde gündeme getirileceğini birisinin açık ve seçik tüm topluma anlatması gerek.
Peki futbol devrimi nasıl başlar? Önce ülke çapında bir iş planı ile ve uzun süre sabır da gerekiyor. Hiç bir Alman takımı 2003-2008 arasında Şampiyonlar Ligi’nin son dört takımı arasına katılamamıştı. Alman takımları 2001 yılından bu yana, Alman Futbol Federasyonu’nun önderliğinde, altyapıya tam 930 milyon dolar harcadılar. Bu yatırımların sonucu yıllar sonra, yani çok uzun bir süre sonra gerçekleşti. 2013 yılında Bayern’in Ş.Ligi Şampiyonluğu, iki Alman takımının Şampiyonlar Ligi finalinde karşılaşması ve sonra da 2014 yılında Alman Milli Takımı’nın Brezilya’da Dünya Kupası birinciliği sürpriz değildi. Başarı ve şampiyonluklar tam 13 yıllık bir yatırımdan sonra geldi.
Gerçekler ortada. Almanya’da 2013 verileri ile UEFA’nın B lisansına sahip 28.400 antrenör var, İngiltere’de ise sadece 1.759. Almanya’da UEFA’nın A lisansı ile çalışan 5.500 teknik adam varken İngiltere’de sadece 895 adet.
Alman kulüpleri gelirlerinin sadece yüzde 34'ünü oyuncu ücretlerine harcıyorlar. Bu oran diğer dış transfer transfer temelli İngiliz, İspanyol, ve İtalyan liglerinde ise yüzde 50 ile 70 arasında. Dolayısı ile bu ülkelerin futbolunun ekonomisi bozuk.
Bundesliga’daki çok önemli bir özellik ise kulüplerin yönetiminin iki istisna hariç profesyonel olması. Alman Bundesliga takımlarının tümü, para babası Başkan parası ile değil, kulübün üyelerinin üyelik aidatları, yayın gelirleri ve ticari gelirler ile ayakta kalıyorlar.
Gelelim teknik adam Joachim Löw’e. Bizim çok bilen ulemanın Fenerbahçe’de (1999) ve Adana’da (2001) dayanamadığı Löw, 2006'da Alman Milli takımında baş teknik adam olmuş ve tamı tamına, işbaşına geldikten 8 yıl sonra 2014'te, Milli takımla Dünya Kupasını kaldırmış bulunuyor.