Bir okurumuz dünkü yazımızda Hindistan Merkez Bankası’nın başına atanan Raghuram Rajan adlı iktisatçıyı neden sütunumuza taşıdığımızı sormuş. Aslında cevap son derece basit. Rajan 2005 yılında tüm otoritelerin huzurunda 2008 krizinin geldiğini Greenspan’ın yüzüne karşı söylemiş ve “Finansal gelişme dünyayı daha riskli mi yaptı?” başlıklı bir de kitap yazmış. Sonra 2010 yılında Hindistan’ın yavaşlayacağını üç yıl önceden açıklamış, bunun nedenlerini “Fault Lines” adlı kitabında aktarmış. Bu kitapta QE denen likidite genişlemesinin etkisinin ne olacağını ve likiditeden çıkışın olası sonuçlarını bilmediğimizi de peşinen ve ısrarla belirtmiş. Bu doğru tahminleri nedeni ile bundan sonra neler söyleyeceği de çok önemli hale geldi.
ABD, Avrupa ve İngiltere Merkez Bankaları sonunda likidite azaltma ve faiz yükselmesine izin vermeye geçmeyeceklerini, yavaş davranacaklarını büyük zaman ve çaba sonrası piyasalara kabul ettirdiler. Ama hâlâ eylül ayındaki FED toplantısında bir şeyler olacağını düşünenler de var. Ben ise eylülde ABD’de politika değişikliği olmayacak diye düşünüyorum!
Ama 2013 yılı için daha büyük bir risk ise Asya’da oluşmakta diye düşünenlerin sayısı oldukça yüksek. Bu konuyu da çok tanınmış bir diğer ekonomist George Magnus 7 Ağustos’ta yazıya taşımış. Konu Çin ekonomisinde gerçekleştirilmeye çalışılan değişim ve reformlar paketinin global etkileri.
Çin’in sorunu geçici bir dalgalanma sorunu değil, Çin ekonomik modelini değiştirmeye uğraşıyor. Ekonomi ihracattan iç talebe dönerken, global emtia piyasaları için bunun ne anlama geldiğini dikkatli düşünmek gerek. Ekonomi yeni dengesine doğru ilerlerken fiziki sermaye yatırımı azalacak ve büyümenin krediye bağımlılığı da azalmak zorunda. Ülkenin fiziki emek konusundaki avantajı da yavaş yavaş ortadan kalkacak.
Çin liderleri bunun devletin rolünün azalması ve etkinlik, yaratıcılık ve piyasaya daha fazla rol vermek anlamına geleceğini biliyorlar ama bu konuda konuşmak kolay olsa da, bu tür değişimi gerçekleştirmek çok zor.
Çin yöneticilerinin çok iyi bildiği gibi bu tür değişiklik ancak daha yavaş ama sürdürülebilir bir büyüme ortamı ve aşırı üretim kapasitesi bulunan sektörlerde daralma, ve borç geri ödeme sorunları yaşayarak kredilerin bazılarının geri ödenmediği bir ortamda gerçekleştirilebilecek. Bu durum da global piyasalar için büyük bir talep daralma riski demek. Üstelik böyle bir değişim doları tüm gelişen ülke paralarına karşı ve tabii Çin parası Renminbi’ye karşı da değerlendirecek bir durum. Demir çelikten çimentoya kadar birçok sektörde global ekonomi de daralabilir.
Ama bu kötümser yorumu yaptıktan sonra da eklemek gerek ki, temmuz ayında açıklanan Çin verilerinde, dünyanın en büyük büyüme makinesi denen Çin ekonomisinin düşünülenden daha iyi bir gidişat sergilediğini görülüyor. Yatırım, inşaat ve imalat sanayii sektörlerinde yukarı doğru bir dönüş görüntüsü beklenmedik şekilde temmuz ayında gündeme geldi. Bu da üçüncü çeyrekte Çin’in büyümesinin azalması yerine stabilize olabileceği demek. Bakalım gerçekleşme ne olacak.