ABD’de seçim faaliyetleri hızla devam etmekte. Ancak ne Cumhuriyetçiler ne de Demokratlar güçlü bir aday ortaya çıkarabilmiş değiller. Aranan aday, karakter sahibi, zeki, bağımsız ve geçmişte yaptığı işlerde becerili ve başarılı olduğunu herkesin kabul ettiği, sosyal ve enerjik bir kişi. Ama şu anda ortalıkta aday olarak dolaşanlar arasında böyle bir alternatif pek yok.
Amerika 9/11 denen uluslararası felaketten sonra da New York’ta güvenilir bir yönetici adayı arayışına girişmişti. Zor durumdaki New York şehri için de bir lider aranmakta idi. Michael Bloomberg 2002 yılının ocak ayında New York Belediye Reisi olarak seçildi ve iş başına geçti. New York kenti cayır cayır yanıyor gibi idi, ülkenin ekonomisi nerede ise çökmüştü, kamu maliyesi göçmüştü, New York’lular korku ve depresyon içinde idiler. Bloomberg 2002-2013 arasında üç dönem New York Belediye Reisliği yaptı. Bloomberg New York’u ve New Yorkluları depresyondan çıkarttı!
Dünyanın 8'inci en zengini
Michael Bloomberg 1942 yılında Boston’da doğmuştu ve temelde Rusya kökenli bir göçmen ailesinin çocuğu idi. Bloomberg Johns Hopkins Üniversitesinde okudu ve 1964 yılında elektrik mühendisi olarak mezun oldu. 1966 yılında da Harvard Üniversitesi'nden İşletme Master derecesi aldı.
Okuldan sonra Salomon Brothers adlı borsa brokerlik ve yatırım bankacılığı şirketinde işe başlayan Bloomberg önce hisse senedi alım satımı ile uğraştı, sonra da sistem geliştirme yöneticisi oldu. 1982 yılında ise Innovative Market Systems adlı kendi şirketini kurdu. Şirket o kadar hızla gelişti ki bugün 2015 yılı sonunda dünya çapında 325 bin adet Bloomberg terminali var. 2015 yılı sonunda Michael Bloomberg 41 milyar dolarlık bir servete sahip olmuştu, ABD’nin altıncı ve de dünyanın da sekizinci zengin insanı haline gelmişti.
Ancak Bloomberg kendi işini profesyonel yöneticilere bırakıp 2002-2013 arasında üç dönem peşpeşe yaptığı New York Belediye Reisliğinde çok çok başarılı oldu. Onbinlerce iş yarattı. Kentin 6 milyar dolarlık bütçe açığını milyarlarca dolar bütçe fazlasına döndürdü. New York’u yeniden Dünyanın en güvenli kentlerinden biri haline getirdi. Kent yeniden kalkınmaya başladı. Kamu eğitimini yeniden ayaklandırdı, parkları temizledi, hava kirliliğini önemli boyutta azalttı, ve kentteki insanları yeniden sağlıklı bir ortama kavuşturdu. Bütün bunları yapabilmek için de tabii yardıma gereksinmesi vardı. Kent yönetimine kaliteli yöneticiler aldı ve eldeki çalışanları da yüksek dozda motive etti. Vatandaşları da yenilenme çabalara ortak etti.
Bugün 2007-2008 krizindeki ekonomik çöküşten sonra ABD yeniden ve bu sefer ülke çapında zor durumda. Altyapı, yani yollar , köprüler, havalanları, tüneller çok kötü durumda. Orta sınıf daraldı, okullar gerekli eğitimi veremiyor, ve de hava kirliliği ve suç gene ortalıkta. ABD’nin askeri üstünlüğü de sorgulanır duruma geldi. Amerikan Rüyası artık pek konuşulmuyor gibi. Bugün ortalıktaki ABD Başkan adayları şahsen beni bile ikna edemiyor.
Herkesten destek görür
Tabii ümit yok değil. Kilit unsur, yeniden bir lider bulunması. Bu arada geçtiğimiz günlerde Michael Bloomberg Financial Times yetkililerine, bir partiden değil, bağımsız olarak seçime girebileceğini söylemiş. Bu hala mümkün. 12 yıl New York Belediye Reisliği yapmış olmak yeterince kamu hizmeti yapmış olmak demektir. Bloomberg uluslararası konuları da yakından izleyen biri.
William Ackman adındaki bir iş adamı 12 şubat 2016 Cuma günü 'Bloomberg can put out the fire' başlıklı, yani M. Bloomberg yangını söndürebilir anlamına gelen bir başlıkla yazdığı yazıda bu konuyu gündem getirmiş. Bence de M. Bloomberg ABD Başkanı olduğu taktirde, hem ABD’de, hem de bütün dünyada destek görecek bir kişi. Şu andaki, hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat adaylar oldukça yetersiz!