Bugün hepimizin bildiği gerçek Almanya'da Merkel ve Fransa'da Sarkozy iktidarda oldukları sürece Türkiye'nin hiçbir şekilde Avrupa Birliği'ne üye olamayacağı. Ancak geçtiğimiz günlerde Almanya ve Fransa'da iki önemli seçim oldu. Almanya'nın Rheinland-Pfalz ve Baden-Württemberg eyaletlerinde parlamento seçimleri, Fransa'da ise yerel seçimler yapıldı. Bu seçimlerin sonuçları Merkel ve Sarkozy'den 'üç vakitte' kurtulabileceğimizi gösteriyor!
Almanya seçimleri bu ülke siyasal yaşamında ciddi bir değişikliğin işaretini verdi. 1953'ten beri Hıristiyan Demokrat Parti'nin (CDU) iktidarda olduğu Baden-Württembeg eyaletinde %5,2 oy kaybına uğrayan CDU, her ne kadar birinci parti olduysa da, koalisyon ortağı Hür Demokratlar (FDP) ancak %5,3 oy aldılar. Böylece parlamentodaki çoğunluğu kaybetmiş oldular. Yeşiller oylarını %11,7'den %24,2'ye çıkararak Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile yapacakları koalisyonda başbakan atayabilecek çoğunluğu elde ettiler. SPD ise bu seçimlerde son yılların en kötü sonucunu aldı ve ancak koalisyonun küçük ortağı olabilecek. Baden-Württemberg eyaletinde alınan bu sonuçları Yeşillerin karşı olduğu nükleer santral konusunda, Japonya'daki Fukishima nükleer santral kazasına bağlayanlar olmakla beraber, kamuoyu yoklamaları, tüm Almanya'da Yeşillerin büyük bir oy sıçraması yapacağını göstermekteydi. Ayrıca Stuttgart istasyonunda milyarlarca euro harcanarak yapılacak değişim projesi 'Stuttgart 21' konusuna, Yeşiller ilk günden beri karşıydı. Geleneklerine bağlı bir topluma sahip eyalet halkı, bu konuda da Yeşillerin tutumunu olumlu karşıladı. Rheinland-Pfalz eyaletinde de Yeşiller oylarını üç kat artırarak ilk defa parlamentoya girmeyi başardılar. 2006 seçimlerinde %4,6 olan oy oranı %15,4'e çıktı. Böylece %11 oy kaybına uğrayan SPD ile koalisyon yapma olanağına kavuştular. Diğer taraftan %5 barajını geçemeyen FDP parlamentoya giremedi, CDU %2,4 oranında oy kazanarak oylarını %35,2'ye çıkardı. FDP'nin aldığı kötü sonuçlar Parti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Westerwelle'nin parti başkanlığına mal oldu. Westerwelle mayısta yapılacak kongrede aday olmayacak.
İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ KAÇINILMAZ
Der Spiegel siyasal analisti F. Walter'in tespitine göre, 'Toplumun yeni merkezi, Hıristiyan Demokratların geleneksel dünya görüşünden, adım adım uzaklaşmakta'. Yeşiller de görünüşünü ve düşüncelerini ifade şeklini değiştirdi. 1985 yılında, Hessen eyaletinde Çevre Bakanı olarak eyalet hükümetinde yer alan Joschka Fisher, yemin ederken eski bir gömlek ve spor ayakkabılarla kürsüye çıkmıştı. Bugün Baden-Württemberg başbakan adayı Winfred Kretschmann ise 62 yaşında eski bir biyoloji öğretmeni.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth'un söylediği gibi, 'Bu seçimler Almanya'da yeni bir dönemin başlangıcı.' Eylülde yapılacak Berlin seçimlerinde de Yeşiller birinci parti olarak ipi göğüsleyecek. Bundan böyle Almanya'nın tek başına CDU ve SPD tarafından yönetilen bir ülke olmayacağı bilinmesi gereken bir gerçek.
Fransa'da pazar günü yapılan kantonal seçimlerde Sosyalist Parti %35,7 oy alarak Sarkozy'nin UMP'sini geride bıraktı. UMP ancak %20,1 oy alabildi. Le Pen'in Milliyetçi Partisi (FN) %11,7 oy alarak ciddi varlık gösterdi. İlk sonuçlara göre 101 bölgeden 58'inde iktidarda olan sosyalistler 3 bölgeyi daha kazanmış oldular.
AB'ye yön veren bu iki ülkede, Fransa'da 2012, Almanya'da ise 2013 yılında da genel seçim var. Bugün görünen her iki ülkede de iktidar değişikliğinin kaçınılmaz olduğu. Avrupa seçmeni dünyanın geçirdiği değişimi istiyor ve ilk seçimlerde de arzusunu gerçekleştirme yolunda oy kullanacağa benziyor. Merkel ve Sarkozy işbaşında kalamayabilir!