Gillian Tett finans uzmanı olan bir medya mensubu. Geçtiğimiz günlerde uygulamada faydalı olabilecek bir noktaya parmak basmış.
Sonbahar yaklaştı ve Euro Bölgesi hala çözüm arayışında. Avrupa Merkez Bankası'nın ne yapacağı konusunda da bir açıklama henüz yok. Cuma günü Amerikan Merkez Bankası da, gerekirse elinden gelen her şeyi yapabileceğini söyledi ama ortaya bir takvim ve önlem listesi koymadı, geçmişi tartıştı. Bu arada da başta İtalya, İspanya, Portekiz gibi ülkelerde faizler zaman zaman dayanılamayacak düzeylere çıkmakta (zaten Yunanistan'dan bahsetmiyoruz bile, dev sorunları biliniyor)! Peki ne yapılabilir? Euro Bölgesi'ndeki ülkelerin kamu kesiminde (bazılarında hükümette, bazılarında Merkez Bankası'nda ) bol miktarda altın bulunmakta. Euro Bölgesi'nde salt kamu kesiminde tutulan altının miktarı 10 bin tona yakın tahmin ediliyor. Tabii bazı ülkeler için özel taraftaki altınlar daha da büyük tutarlar ama onları mobilize etmek zor.
KRİZ KURBANLARI ALTIN ZENGİNİ
Ama özellikle kriz kurbanlarından İtalya ve Portekiz oldukça altın zengini ülkeler. İtalya tüm dünyada dördüncü büyük altın tutan ülke. Portekiz yüzlerce yıl önce Brezilya'dan yürüttüğü altınların önemli bir kısmını İspanya'ya kaybetmiş de olsa, gene de dünyada on dördüncü en çok altını olan ülke. Yukarıda bahsedilen 10 bin ton altının da önemli kısmı bu ülkelerde.
Geçen cuma günü kapanış fiyatları ile bu ülkelerdeki kullanılabilecek kamusal altının değeri 550 milyar dolar civarında. Bu miktarın önemli bir kısmı da, bu iki problemli ülkede.
Kamu borcunda sorun ne? Faizler çok yükselmiş durumda. Çünkü risk algılaması var. Ama sağlam bir teminat olsa idi, faizler düşerdi diye düşünülüyor. İşte bu parasal kamu altın rezervleri, kamu borcu ve faizi için teminat olarak kullanılamaz mı? Kullanılırsa bu da risk algılamasının önüne geçer ve işleri kolaylaştırmaz mı ? Gündeme getirilen, piyasaları sakinleştirecek kısmi çözümlerden biri de bu!
Tabii bir de borç toplamının büyüklüğü konusu var. Portekiz, İspanya, Yunanistan, İrlanda ve İtlaya'nın borç toplamı o kadar büyük ki, bu ülkelerin elinde, merkezi hükümetlerin toplam borcunun sadece yüzde 3.3 kadarı altın rezervi var. Bu nedenle satmak pek bir işe yaramaz.
Teklif edilen altınların seküritize edilerek, yani borcun ana parası ve faizi için bir miktar altını teminat göstermek ve altına dayalı bono çıkarmak faizin düşürülmesi açısından önemli mesafe alır diye düşünülüyor.
GEÇMİŞTE BU METOD KULLANILMIŞTI
Aslında geçmişte bu metot kullanılmış. 1970'li yıllarda Portekiz ve İtalya kamusal altın rezervlerini teminat olarak kullanarak başarılı şekilde borçlanabilmişler. Hatta Alman Bundesbank ve uluslararası takas kurumu Bank For International Settlements (BIS) gibi kurumlar altını teminat olarak kabul edip, kredi vermişler. Dünya artık değişti. Geçmişte kamu borç senetleri en itibarlı yatırım araçları idi. Bugün kamu borcu bazı ülkeler için en yüksek riskli finansal varlık sayılmakta, faizleri de el yakıyor. Bugün ise Chicago Mercantile Exchange veya ICE gibi gruplar türev ürün alım satımında altının, emniyet için 'marjin' kuralını yerine getirmek üzere kullanılmasına izin vermişler. Hatta bu yaz Basel Bankacılık Denetim Komitesi kabul edilebilir saydığı altı tip marjin yatırma aracı arasında, altını da saymış.
Adaların satışından daha iyi...
G.Tett der ki eğer 6 Eylül tarihindeki, yani önümüzdeki ilk Avrupa Merkez Bankası toplantısından da bir çözüm çıkmazsa gündeme gelebilecek kısmi çözümlerden biri de bu olabilir! Ben de altın teminatına dayalı bonoların, Yunanistan'ın adalarını satmasından daha iyi bir teklif diye düşünüyorum. Kaldı ki örneğin bizim Merkez Bankamız da döviz likiditesini artırmak için banka mevduat karşılıklarını döviz yerine altın olarak almayı uzun zamandır kullanıyor!