Geçtiğimiz günlerde önce Yunanistan ile ilgili uzlaşma sağlandığı haberleri iyimserlik getirdi ve piyasalar canlandı. Ama zaman geçtikçe kötümser beklentiler, yorumlar, endişeler ortaya çıkmaya başladı. Yunanistan'da direniş zamanla azalacağına artıyor ve kısmen şiddete dönüyor. Bu durumda da piyasa beklentileri ve gelecek tahminleri değişmeye başladı, iyimserliğin yerini kötümserlik alırken, birçok kişi, kurum ve ülke de ne yapacağını pek bilemez konuma geldi.
Bu hafta sonu Almanya'dan uluslararası medyaya düşen kötü bir haberle Angela Merkel'in Alman vatandaşlarını Avrupa'nın Yunanistan'ı kurtarma operasyonu stratejisini desteklemeye yönlendirme çabalarına ciddi bir darbe geldiği ortaya çıktı.
Merkel koalisyonunun İçişleri Bakanı Bavyeralı Hans Peter Friedrich, Spiegel'e verdiği beyanatta 'Atina euro sisteminden çıkmaya zorlanmamalı ama kendisinin çıkma girişimi yapması için teşvik edici unsurlar yaratılmalı. Yunanistan'ın euro sistemine hasar vermeden sistemden çıkması mümkün!' dedi.
Almanya'da Emnid adlı piyasa araştırma firması tarafından yapılan anket sonuçlarına göre Alman vatandaşlarının yüzde 60 kadarı son kurtarma operasyonunu desteklemiyor.
G-20 ülkelerinin hafta sonunda Meksika'da toplanan Maliye Bakanları ve Merkez Bankacıları bu hafta ortak açıklama yaparak görüşlerini ve kararlarını belirteceklerini söylediler.
G-20 ülkeleri Avrupa'ya uluslararası yardım konusundaki tutumlarını haziran ayında açıklamak, yani kararlarını ileriye bırakmak yolunu seçerken, AB'nin de, kendi üyelerini kurtarmak açısından daha fazla fedakarlık ve icraat yapması gerektiğini vurguladılar.
G-20'nin ortak görüşüne göre Avrupa'ya G-20 kanalı ile uluslararası yardımı arttırmak için IMF'ye kaynak aktarılmasının mümkün olmasının ön şartı, Avrupa'nın kendisinin, kendi kurtarma fonları için euro bölgesinden çok daha fazla kaynak aktarması olarak gözüküyor.
Avrupa adına konuşanlar arasından ise Alman Maliye Bakanı Schauble, kendi kurtarma fonlarının yeterliliği, artırılıp artırılmayacağı veya artırılacaksa ne kadar artırılacağı konusunda mart ayı içinde ve muhtemelen mart sonunda karar alacaklarını belirtti. Bu takvim de IMF'nin nisan ayında Washington'da gerçekleşecek olan ilkbahar toplantısında kendi adımlarını atabilmesi açısından yeterli görüşme zamanı bırakmış olacak diye de ekledi.
İngiliz Bakan George Osborne ise Avrupa kendisi yeterli kaynak sağlamadan IMF'ye yeni kaynak aktarılmayacağının altını bir kere daha çizdi.
Bu arada Japon Maliye Bakanı Jun Azumi de Avrupa kendisi yardım miktarını büyüttükten hemen sonra IMF'ye kaynak aktarmak açısından her türlü desteği vereceklerini belirtti.
Avrupa Birliği ekonomi komisyoneri Ollie Rehn ise oldukça tedbirli. Rehn gerçekçi bir tavır takınarak komisyonla ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları ima ederek, Yunanistan kurtarma operasyonunun 'uygulama sorunları yaşamasının olasılığının' siyasi tam destek ve birlik olmaması nedeniyle ve idari becerisizlik nedeniyle de oldukça yüksek olabileceğini belirtti.
Avrupa geçici yardım fonu ile kalıcı yardım fonunu birleştirme kararı aldığı takdirde 1 trilyon dolarlık bir fon hazır hale gelmiş olacak. G- 20 ülkeleri de IMF'nin fon talebi olan 500-600 milyar doları verdikleri taktirde daha evvel aktarılmış olan 358 milyar dolar ile beraber, nerede ise 2 trilyon dolarlık bir 'cephane' oluşmuş olacağı düşünülüyor.
Bu arada Financial Times haberine göre IMF ve Avrupa Birliği'nin ortak girişimiyle Yunanistan'daki yaygın 5-6 milyar euro boyutundaki gelir vergisi ve diğer tür vergi kaçağının önlenmesi yolu ile kamu bütçe açığının azaltılması ve borç servisinin yapılabilmesine olanak sağlanması yolunda teknik çalışma yapmak üzere Almanya'dan seçilen 160 kadar vergi uzmanının Yunanistan'a yollanacağı konusu büyük gürültüye yol açtı. Yunan Hükümeti bu teknik desteği olumlu bulduğunu belirtirken, Proto Thema adlı Yunan tabloid gazetesi ise 'bize hakaret ediliyor' gerekçesi ile milliyetçi bir kampanya başlattı ve 'sadece daha güçlü bilgisayar sistemleri yardımı yapılmasının kabul edilebilir olduğunu' gündeme getirdi.