Zor bir karar aldığımızın bilincindeyiz' dedi Kılıçdaroğlu.
Merakla beklenen açıklama bitince hareketlendik. Genel Başkan'ın odasının bulunduğu kata çıkıp görüşme talebimizi ilettik. Fikret Bila, 'Biraz baskın gibi oldu' deyince Kılıçdaroğlu, 'Baskınlara alışkınız' diye güldü. Sıkıntılı ama sakindi.
Başbakan'dan son ana dek, çözüme dönük mesaj beklediğini saklamadı. Hayal kırıklığını, 'AKP'nin daha duyarlı davranacağını zannediyordum' cümlesiyle yansıttı.
Kararın 'Balbay ile Haberal yemin edinceye kadar' diye algılanmasından rahatsız: 'Yeminin önü açılıncaya kadar ifadesini seçtim.'
O ifade, sadece olası bir tahliye kararı değil, yeni yasal düzenleme şıkkına da imkan tanıyor. Sorular:
'Örneğin tutukluluk iki yıl sürerse?'
'Kararlıyız. Yemin etmeyiz.'
'Peki bu yönetilebilir bir süreç mi?'
'Muhalefet sadece komisyonda konuşmak demek değil. Farklı yollar var. Dinamik bir süreç olacak' deyip Parlamento'yu kilitleme niyetlerinin olmadığını söylüyor.
EKŞİ'YE KİLİT ROL
Bu sözün, yemin edip oturumu yöneten Oktay Ekşi'ye kilit rol demek olduğunu birazdan anlıyoruz: 'Arkadaşlara talimat verdim. Tutuklu vekillerin durumunu düzeltecek bir kanun teklifi hazırlanıyor. Yarın Oktay Bey teklifi verecek.'
Teknik ayrıntı yok. Ancak formül, Sezgin Tanrıkulu'nun birkaç gündür üzerinde durduğu 'CMK'ya eklenecek bir fıkra'. Bu konuda iki seçenek üstünde çalışılıyor.
İlki, 'Haklarında soruşturma açılan, açılacak olan ve yargılaması devam eden milletvekilleri tutuklanamaz' diye fıkra eklenmesi. İkincisi, seçenek, tutukluluk süresine sınır. Bir ya da birbuçuk yıl.
Bu formülle, sadece Balbay ve Haberal için değil; MHP ve BDP'li vekilleri, hatta uzun tutukluluk sorununu kapsayıcı nitelikte olması hedefleniyor. Yani yargılandıkları dava ve mensup bulunulan partiden bağımsız olarak, cezaevindeki vekillerin cezaevinden çıkmasını sağlayacak genellik ve objektiflikte...
Akşam saatlerinde hukukçu vekiller 'teklif çalışması' için toplantıya çağrılmıştı.
SADULLAH ERGİN NE DEDİ
Fakat dün akşam Meclis kulislerinde, bugüne aktarılan gerilimin boşalacağına dair emare yoktu. Hatta tersi bir hava hakimdi. Gerçi Başbakan, genel kurula girerken 'Bir sözünüz olacak mı?' sorumuza, kendinden emin ve rahat bir ifadeyle 'Hele bir tekliflerini getirsinler' dedi. Bu sözü krizi yumuşatacak olumlu yaklaşım sayanlar da oldu. Ama iktidar partisinin yaklaşımı ümitvar değil...
Bir kere AKP kurmayları, çözümün 'zorunlu istikameti' olarak gösterilmekten rahatsız. (Kulağa ironik gelse de bu rahatsızlığın keyfi de çıkarılıyor)
Dahası eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, gece kulisteki sohbette net tutum sergiledi: 'Bir problem olduğu doğru. Ama buna biz mi sebep olduk? Göstere göstere gelmedi mi?'
CHP'nin teklifini merak ettiğini söyleyen Ergin'in, olasılıkları sıraladığımızda şu yorumu yaptı:
'Böyle bir teklifin öngörülemez sonuçları olacağını düşünmüyorlar mı? Hizbullah tahliyelerini hatırlayın. Tutukluluk süresiyle ilgili tartışma çıktığında; hırsızı uğursuzu, çocuk tecavüzcüsü hepsi serbest kalacak dendi. Bir farkı var mı?'
'Peki çözüm yok mu?'
Ergin bu soruya; gün boyu AKP kulisindeki esen 'CHP kendini müzakere edilemeyecek bir konuma taşıdı. Teklifine nasıl sahip çıkacak?' havasını teyit eden bir cevap verdi:
'Bir çözüm var. Meclis'e gelip yemin etmeleri...'